Genel Başkan

Genel Başkanvekilimiz Mahmut Arıkan, Denizli İl Başkanlığımızın 8. Olağan Kongresi’ne Katıldı

Genel Başkanvekilimiz Mahmut Arıkan, Denizli İl Başkanlığımız tarafından düzenlenen 8. Olağan İl Kongresine katıldı.

Kongreye Gelecek Partisi Denizli Milletvekili Sema Silkin Ün, Antalya Milletvekilimiz Şerafettin Kılıç ve parti üyelerimiz katıldı.

Genel Başkanvekilimiz Mahmut Arıkan, partimize yeni katılan üyelerimize parti rozetlerini taktı.

Konuşmasında, gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulunan Genel Başkanvekilimiz şunları söyledi:

“Bugün 11 Ağustos 2024. Çok önemli tarihlerin yıl dönümlerinde, önemli olayların da arefesindeyiz. Öncelikle tam 7 yıl önce, Trabzon’da, hain terör örgütü PKK tarafından şehit edilen Eren Bülbül evladımızı rahmet, minnet ve şükranla anıyorum. Az önce ‘Anadolu’nun mayası’ dedik ya, işte bana Anadolu’nun mayası nedir diye sorsanız: Ben size Eren Bülbül’dür derim! Onun cesaretidir derim!

Anadolu binlerce yıldır içinden kahramanlar çıkarmıştır. Eren de onlardan biridir. Ben bir kez daha buradan sizlerin huzurunda haykırıyorum ki: ‘Ey yüreği dağlar kadar büyük ve azmi kayalar kadar sağlam Eren Bülbül! İyi ki Varsın! İyi ki Varsın! İyi ki Varsın!’

Dedik ya, önemli tarihlerin yıldönümlerindeyiz diye. Bir de önümüzde 14 Ağustos var! AK Parti’nin kuruluşunun 23. Yıldönümü.

AK PARTİ KURULUŞ FELSEFESİNDEN UZAKLAŞTI!

Tam da bu tarihte partinin kuruluş amaçlarını ve bugüne kadarki icraatlarını bütüncül bir şekilde ele almak gerekir. Pek çoğunuzun hatrındadır; AK Parti, başlangıçta adalet ve kalkınma söylemiyle geniş bir halk desteğini elde etmişti. Ancak, yetkiyi aldıktan çok kısa bir süre sonra, kuruluş felsefesinden uzaklaştı.

Hatırlayacaksınız AK Parti kurulurken bir şey demişler: ‘Biz 3Y ile mücadele edeceğiz.” Ne idi bu 3Y: Yoksulluk, Yolsuzluk ve Yasaklar.’ Aradan koskoca 23 yıl geçmiş. Madem kuruluşlarının, yola çıkışlarının yıldönümü; şöyle bir değerlendirme yapalım. Siz zaten bütün bunları yaşıyorsunuz da, ben sadece rakamları vererek bir tablo çizeyim: TÜİK’e göre -inanırsanız- enflasyon %61.

TÜRKİYE’DE ARTIK YA AÇSINIZ YA AÇIKTASINIZ!

Yüksek enflasyon konusunda dünyada 3. Sıradayız. Bizim önümüzde Arjantin ve Suriye var.

Ama üzülmeyin ha! Dünya’da yüksek faizde, %50 ile 1. Sıradayız. 23 yılın sonunda görüyorsunuz yüksek faiz konusunda lider olduk! Kira artışı ortalaması %125 olmuş!

Ve en önemlisi: Türkiye’de açlık sınırı 19 bin TL, yoksulluk sınırı ise 62 bin TL. Finalde ne oldu biliyor musunuz? Yoksulluğun ve işsizliğin birlikte ölçüldüğü, 157 ülkenin yer aldığı Küresel Sefalet Endeksi’nde ilk 10’a girdik. Yani kıymetli misafirler; Türkiye’de artık ya açsınız ya açıktasınız! Ya yoksulsunuz ya da yoksunuz!

DÜNYADA YOLSUZLUKTA ZİRVEDEYİZ!

Gelelim yolsuzluklara: Bir de Küresel Suç Endeksi var. Türkiye, Küresel Organize Suç Endeksi'nde dünyada 14. sırada. Küresel Organize Suçlar Raporu’na göre; Türkiye’de çeşitli mafya grupları hükümet ve diğer siyasetçilerle yakın ilişki kurarak polis ve yargı karşısında koruma sağlıyor. Bu nedenle dünyada maalesef yolsuzlukta da zirvedeyiz.

Bir de Yolsuzlukla Mücadele durumu var. O çok daha vahim. Küresel Yolsuzluk Algı Endeksine baktığımızda ise Türkiye 180 ülke içerisinde 115. sırada. Daha acısı ne biliyor musunuz? Türkiye, bu 115. sırayı; Ekvator, Endonezya, Sri Lanka, Malavi ve Filipinler ile paylaşıyor.

 TÜRKİYE KOVBOY FİLMLERİNİ ARATMIYOR

Raporda Türkiye’nin puanına ilişkin değerlendirmeler var. Demokratik denge, denetim mekanizmalarının eksikliği, mevzuatın yolsuzlukla mücadelede yetersiz kalması, yargı bağımsızlığı ile ilgili birçok problemlerden bahsediliyor. Yolsuzlukla mücadelede de sınıfta kaldığımız Dünya’ya tescillendi.

Yani kıymetli misafirler; Türkiye bugün, çocukken TRT’de izlediğimiz kovboy filmlerini aratmıyor. Adım başı bir mafya yapılanması, adım başı işlenen cinayetler, adım başı hesaplaşmalar... Daha bir iki gün önce Uluslararası bir uyuşturucu çetesi Anadolu Adliyesinde hakime 750 bin dolar vererek tahliye oluyor ve ardından kayboluyor. Bunlar film senaryoları değil bizim acı gerçeklerimiz.

Bir de AK Parti'nin en büyük vaatlerinden biri olan ‘Yasaklarla’ mücadele vardı. Ancak, ironik bir şekilde, AK Parti iktidarı boyunca Türkiye'de yasaklar daha da arttı. Başlangıçta, antidemokratik ve insan haklarına aykırı yasaklarla mücadele etme isteğini vatandaşa gösterse de; yıllar içerisinde kendi yasaklarını doğurdu.

İfade özgürlüğü, basın özgürlüğü ve toplanma hakkı gibi temel haklar ciddi şekilde kısıtlandı. Hükümete yönelik eleştirilerin cezalandırıldığı, sosyal medya üzerindeki baskıların arttığı ve medya organlarının susturulduğu bir döneme girildi. Yasaklarla mücadele sözü, adeta özgürlüklerin kısıtlanmasına dönüştü.

İşte en son gündemde Instagram yasağı var. Malumunuz ekran süresi en uzun uygulamalardan biri Instagram. Sosyal ve psikolojik pek çok soruna da yol açtığı doğru. Fakat bu işler öyle kapattım denince maalesef olmuyor.

AK PARTİ SORUNLARUN KAYNAĞI HALİNE GELDİ

Ben aynı zamanda TBMM Dijital Mecralar Komisyonu üyesiyim. Başta TİKTOK olmak üzere, Google, X ve birçok dijital mecra temsilcisini mecliste ağırladık, onları dinledik. İktidar partisine mensup milletvekili arkadaşlar sadece seçmenlerini rahatlatmak için ‘yaptım oldu’ diyerek aslında yasakları savunuyor.

Yani kıymetli misafirler; Yolsuzluk, yoksulluk ve yasaklarla mücadele sözü veren bir parti olarak başlayan AK Parti, bugün bu sorunların kaynağı haline geldi. Bu süreç, AK Parti'nin hem kendi tabanında hem de genel toplumda ciddi bir güven kaybına yol açtı. İşte son seçimlerdeki tablo da bu güven kaybının bir işaretidir.

Ekonomi düzelsin, halkımızın refah seviyesi yükselsin diye değil; yeniden güven gelsin diye seçimlere hazır olalım diye çalışan bir iktidarla karşı karşıyayız.

İngiltere’den ikna edilerek getirilen Ekonomi Bakanı Sayın Mehmet Şimşek geldiği günden itibaren ‘başardık, başarıyoruz, başaracağız’ diyerek yaşanan sefaletin üzerini örtmeye çalışıyor. TÜİK’in açıkladığı rakamlara göre Türkiye bir cennet. Onlar bu kadar algı oyununun karşılığında aldıkları maaşlarla cenneti yaşıyorlardır ama onların belirlediği rakamlara göre maaş alanlar için aynı şeyi söylemek pek mümkün değil.

TÜRKİYE’NİN DÖRT BİR YANINDAN FERYAT FİGAN YÜKSELİYOR!

Türkiye haritasını önünüze koyun. Gözünüzü kapatın parmağınızı herhangi bir noktaya koyun, o noktadan muhakkak bir âh işitirsiniz. Türkiye’nin dört bir yanından feryat figan yükseliyor. Meclis telefonlarımız kitlenmiş durumda. İnsanlarımızı her yerde çare arıyorlar. Rize’de çay, Ordu’da Fındık, Ankara’da soğan, İzmir’de domates, Adana’da, Urfa’da buğday ve daha nice şehirde envai çeşit ürünün fiyatı girdi maliyetlerinin altında kaldı. Tarım cenneti olan topraklarımızda tarihin hiçbir döneminde çiftçi bu kadar ezilmemiş, yok sayılmamıştır. Saraylarda yaşayanların toprağı işleyenlerden haberi yok. ‘Bu gidişat nereye’ sorusuna kendilerinin dahi bir cevabı yok artık.

‘Uyanmanın bedeli, serapları fedadır’ derler. Evet iktidar uykusunda gördüğü seraplarla yıllardır ülkemize ve bizlere bir kâbusu yaşatmaktadır. İç politikada 3Y diyerek çıktığı yolda Türkiye’nin durumu ortada. Dış politikayı da ‘deneme yanılma’ yoluyla yürüten iktidar, attığı her hamlede ülkemize büyük zararlar verdi, maalesef vermeye de devam ediyor.

İKTİDAR İSRAİL’İN ÇIKARLARINA GÖRE HAREKET ETMİŞTİR

Düşünebiliyor musunuz, tüm dünyaya örnek olan medeniyetimizi, yüzlerce yıldır bütün mazlumlara el uzatan devletimizi, zalime destek verir hâle getirdiler!

7 Ekim’den itibaren başlayan soykırıma, gereken tepkiyi vermeyi geçtim, aleni bir şekilde ticarete devam ettiler. ‘İsrail’le ticaret Filistin’e ihanet’ diyen göğsü iman dolu gençleri ise şiddet uygulayarak gözaltına aldılar. Aylardır devam eden soykırıma ağlayan, dua eden, elinde avucunda ne varsa Filistinli mazlumlara gönderen 85 milyon insanımızın aksine; iktidar İsrail’in çıkarlarına göre hareket etmiştir. Ülkemizin limanlarından kalkıp Siyonist teröristlere giden her ticaret gemisi yüreğimizi dağlamış, içimizi parçalamıştır.

Özgür Filistin semalarında gezen terör uçaklarının yakıtını bu iktidar gönderdi. Silah yapımında kullanılan çelik ve demiri bu iktidar gönderdi. Teröristler Gazzeli mazlumları katlederken yedikleri kumanyaları bu iktidar gönderdi.

KINAMAKLA İŞGAL DURUR ZANNEDENLERİ DE UNUTMAYACAĞIZ

İşgali iktidar başlatmadı ama bu kadar şehit olmasında iktidarın desteği var ve biz bunu asla unutmayacağız!

Biz İslam İşbirliği Teşkilatı’nın artık ninnileri aratmayan kınamalarını da unutmayacağız!

Kardeşlerimiz bombalar altında can verirken, yavrularımız okul binalarında katledilirken, bacılarımız ata toprağından sürgün edilirken sadece izleyenleri unutmayacağız! Kınamakla işgal durur zannedenleri ve en çok da alkış tutanları unutmayacağız! Alkış tutanlar ki onlar Siyonizm’in en sadık köleleridir. Ve diz çökmekle kazandığını zanneden zavallılardır.

Dünyanın öbür ucundaki Güney Afrika Cumhuriyeti, zulmün karşısında durup Siyonizm’in uyguladığı soykırımı Uluslararası Adalet Divanı’na taşıdı. Dikkat buyurun! Türkiye, Arabistan, Mısır veya başka bir İslam ülkesi değil! Güney Afrika Cumhuriyeti! Bu utancı bize yaşatanlara yazıklar olsun. Türkiye’nin bu davalara taraf olmasını istedik ama iktidar aylardır bu cesareti bile göstermekten imtina etti. Bizler 81 ilimizde suç duyurusunda bulununca çıkıp dediler ki başvurumuzu yaptık ve davaya taraf olacağız. Biz Filistin davasında destekleyen taraf değiliz, biz oradaki mazlumlarız. Biz hakkı tutup kaldıranlarız.

Akif’in Zulmü alkışlayamam, zalimi asla sevemem; Gelenin keyfi için geçmişe kalkıp sövemem. Dizeleri bizim duruşumuzun özetidir.

Biz Filistin’den vazgeçmeyiz, izlemeyiz. Kimse bizden olup bitenleri hazmetmemizi beklemesin. Kardeşimiz ölürken biz yaşamanın lezzetini almayacağız, önümüze bakmayacağız ve hiçbir şeyi unutmayacak ve unutulmasına izin vermeyeceğiz.

DÜNYA ÜZERİNDEKİ SİS ANCAK MİLLİ GÖRÜŞ ÖNCÜLÜĞÜNDE DAĞILIR

Evet, hem Dünyamız hem de Türkiye’miz için karanlık bir tablo ile karşı karşıyayız. Görünen o ki bu tabloyu bize oluşturanların elinde aydınlığa çıkmak mümkün değil. İktidarın bu konuda artık ne bir gayreti var, ne de bir samimiyeti var!

Bu sis ancak Milli Görüş’ün öncülüğünde dağılır. İradesini batıya kaptırmış bir yönetim bu ülke insanının derdiyle hemhal olamaz. İnsanına güvenmeyen, toprağına sırtını yaslamayan, ülkesinin nimetlerine değil de yabancı ülkelerinin fonları peşinde koşanlar, bu ülkeye bir şey veremez. Türkiye, 50 yıl önce Erbakan Hocamızın yola çıkarken ki halinden çok daha kötü durumda. Fakat Milli Görüş’ün olduğu yerde karamsarlık yok! Yeis yok! Yılgınlık yok! Elhamdülillah! Biz inanıyoruz ki, Türkiye’nin sorunlarını çözecek inançlı, azimli kadrolar bir tek Saadet Partisinde! Millî Görüş’ün geçmişte olduğu gibi yine aziz milletimize hizmet edebilmesinin tek çaresi Saadet Partisi’ni iktidara getirmektir. Tarih bunun şahididir.

SIKINTILARIN TEDAVİSİ SAADET PARTİSİ’NDE

Bugün yaşadığımız tüm sıkıntıların tedavisi Saadet Partisi’nde, reçetesi partimizin amblemindedir. Rahmetli Erbakan hocamız hep hususi olarak bu konu üzerinde dururdu. Bu beş yıldız, bizim yolumuzu aydınlatan, yönümüzü belirleyen ilkelerimizdir. Nedir bunlar?

İlk yıldız; sevgi, hoşgörü, kardeşlik ve barışı

İkinci yıldız; insan hakları ve hürriyeti

Üçüncü yıldız; adalet ve hak anlayışını,

Dördüncü yıldız; refah ve kalkınmayı,

Beşinci yıldız; saygınlık, itibar ve şerefi simgelemektedir.

Şunu çok açık bir şekilde ifade etmek istiyorum:

İş yine bize, Millî Görüşçülere, Saadet Partililere düşüyor. Erbakan Hocamız ne demişti: ‘Ey yürekleri dağlar kadar büyük ve azimleri kayalar kadar sağlam milli görüşçüler, saadet partililer. Ne olursa olsun gelecekten asla ümit kesilmeyecektir. Tarihe bakın, inancınıza sarılın, milli görüşe sarılın’ Şimdi geçmişe bakıp, inancımıza sarılıp; Türkiye’deki bu umutsuzluk ve iş bilmemezlik ikliminden Türkiye’yi çıkartmak Saadet Partisi’nin görevidir. Biz hocamızın açtığı bayrağın altında serinlemeyeceğiz. Bu davanın bayrağını en ileriye taşımak için var gücümüzle çalışacağız.

Erbakan Hocamızın deyimi ile ‘Biz Siyonizm’in hapishanelerinde isyan çıkarmış birkaç Müslümanız.’ Ama kimse bizi hafife almasın. Dar’ül Erkam’da sadece 40 mümin vardı ama 40 mübarek insan dünya tarihini değiştirdi. Hatamız ve sevabımızla aynı yolun inananlarıyız. Biz biriz ve bütünüz. Bizim sınırlarımız Kars’ta başlayıp Edirne’de bitmez. Bugün kulağımız Bangladeş’te, gözümüz İran’da, kalbimiz Filistin’dedir. Bir müminin kalbinin attığı her yer bizim sınırımızdır. İnsanlığın, vicdanın, iyiliğin olduğu her yerde biz varız ve olmadığı her yere götürmeye ilk biz talibiz. İnsanımız artık yolumuzu gözlüyor, milletimiz zamanında elinden alınan hizmetleri geri istiyor, ülkemiz adil bir bölüşümün hayalini kuruyor. Milli Görüş dışında bu tabloyu aydınlığa ulaştıracak bir yönetim yoktur. 50 yıllık tecrübeye ve inanmış teşkilatlara sahip başka bir yapı yoktur.

Çünkü kardeşlerim nizam Saadet’te, selamet Saadet’te, refah Saadet’te, fazilet Saadet’te, Milli Görüş Saadet’te. Çünkü sizin gibi ömrünü davasına adamış insanlar Saadet’te.

İşte ilkeler ortada. Tarih ortada. Şimdi iş yine bize düşüyor. Saadet Parti’mizin dünyada, Türkiye’de ve Denizli’de en büyük zaferleri için bugünden itibaren yoğun bir çalışma dönemine giriyoruz. Allah yar ve yardımcımız olsun. Bugün burada buluştuğumuz gibi rûz-ı mahşerde de buluşmayı nasip etsin.”