Kütahya Milletvekilimiz Ali Fazıl Kasap, TBMM bütçe görüşmelerinde Saadet-Gelecek Grubu adına söz aldı.
AK Parti’nin iktidara geldiğinde 3 Y ile mücadele edeceğini söylemesine rağmen bunların tamamında çok büyük artışlar yaşandığına dikkat çeken Kasap, şunları söyledi;
“Kızılderili ordusu düşmanının üzerine doğru dörtnala gidiyor, müthiş bir hızla ordunun üzerine doğru giderken yarı yolda reis diyor ki: "Durun!" Soruyorlar etrafındakiler: "Ya, reis, siz dediniz de biz düşmanın üzerine doğru tam gidiyoruz, neden 'Durun!' dediniz?" "O kadar hızlı geldik ki buraya, ruhumuz bizi takip etmedi, geride kaldı. Biraz bekleyelim, ruhumuz belki bize gelir." diyor.
Çok hızla geldiniz. İktidara geldiğiniz 2002'de çok büyük bir hızla birtakım mücadeleleri yapacağınızı vadetmiştiniz ama o ruh çok geride kaldı. Siz şu anda o ruhla zerre miktarda alakası olmayan bir oluşum hâline geldiniz. Ne demiştiniz o zaman? "Yolsuzluklarla mücadele edeceğiz." Yolsuzluklar diz boyunu geçti. "Yoksullukla mücadele edeceğiz." demiştiniz. Yoksullukla mücadeleniz, o da fiyasko ve Türkiye'de toplumun yüzde 50'si açlık sınırının altında yaşıyor ve yasaklar da diz boyunu çok çok geçti.
Bu bütçede fakirler yoktu değerli arkadaşlar, KYK yurduna yerleşmeye çalışan ama yerleşemeyen, açıkta kalan gençler yoktu, SMA'lı çocuklar yoktu, genel sağlık sigortası primini yatıramayan milyonlar yok, 12.500 TL alan emekliler yok, asgari ücretliler yok, milyonlarca üniversite mezunu işsiz yok, atanamayan öğretmenler, atanamayan üniversite mezunları yok bu bütçede, esnaf yok, çiftçi yok, ev kadını yok, daha doğrusu halk yok bu bütçede.
Ama kimler var? Burada işletme sahibi Turizm Bakanımız var, hastane sahibi Bakanlar var, devlete kolonya, antiseptik solüsyon satan Bakanlarınız vardı, aşı satan, vergi vermeyen arkadaşlarınız var, 5'li çete, 500'lü çete, varoğluvar, hepsi var. Sonra, pataşur içerisinde çerkez tavuğu, zencefilli somonlu suşi, ejder tartalet, susamlı levrek simidi, vallahi ben de bilmiyorum ama liçi meyvesi diye bir meyve varmış, o, starex meyvesi ve şu saatlerde büyük ihtimalle bunlardan oluşan "smoothie"sini içmekte olan bir şahıs var. Sarayın bütçesi var burada. Siz biliyor musunuz liçi meyvesi nedir? Ben ömrümde duymadım, halkımız da duymadı. Ejder tartaleti hiç duymadım, starex meyvesini hiç duymadım. O şaşaalı saraylarda bunları yiyenlerin bütçesi var maalesef. Ama halk peyniri, ekmeği, simidi dahi bulamıyor.
Önce en hızlı kirlenen renk neydi biliyor musunuz arkadaşlar? Önce beyaz, ak kirlendi -sizin isminiz olan, kısalttığınız isim- adaletin sadece adı var; sizler bölüşmede ve gelir dağılımında adaletsizliği sağladınız, adaleti çiğnediniz, yerle yeksan ettiniz. Hani o Necip Fazıl'ın sık sık kullandığınız cümlesi vardı ya "Bir kişiye tam dokuz, dokuz kişiye bir pul." Siz bir kişiye on pul vermeyi bu sene artık iyice adet hâline getirdiniz bu bütçe sayesinde.
Şu sözler size neyi hatırlatır bilmiyorum: "Benim vatandaşım çöpten rızık topluyorsa, pazarlardan artık topluyorsa, meydanlar 'Açız!' 'Açız!' diye bağırıyorsa, ev kirasını, elektriği, suyu ödeyemiyorsa, yüzde 50'si yoksulluk sınırının altındaysa ülkeyi bu hâle -sizce kim getirmiştir- mevcut Hükûmet getirmiştir." diyen şahıs deminki "smoothie"leri şu anda içmeye devam ediyor ama halk peynir ekmeğe talim ediyor ve onu bile alamıyor.
Dış politikada geldiğimiz yerin, geldiğiniz yerin, Türkiye'yi getirdiğiniz yerin göstergelerini göstermek istiyorum: Bu fotoğraflar çok manidar. Bakın, bu, yıllar önceki bir fotoğraf, İsrail Cumhurbaşkanı o zaman TBMM'de İbranice konuştuğunu söylüyor ve kendisinin çok büyük memnuniyetlerle elini sıkan birileri var, elini sıkan birisi var.
Yine, geçen sene bir fotoğraf var; bakın, bu fotoğraftaki şahıslar gülüyorlar, Sayın Cumhurbaşkanı ve İsrail Cumhurbaşkanı Netanyahu ve gayet güzel... Sonra bir anlaşmayla ilgili metin yayınlanıyor 2023 yılında; liderler ilişkilerin ticari, ekonomik ve enerji alanındaki... Geldiğimiz nokta orasıydı.
O balkon konuşmalarında söylenen cümle şuydu, deniyordu ki: "Bugün Yemen, bugün Kahire, bugün Şam, bugün Bağdat sevinç çığlıkları atıyor." Şu anda, bakın, Suriye, Irak, İran, Mısır, Libya, özellikle Yemen, özellikle Gazze, özellikle Ürdün ve tüm coğrafya -Libya da dâhil olmak üzere- kan gölü hâline geldi sayenizde. Dış politikalarınız tamamen fiyaskoydu ve kan gölü hâline geldi. İlişkilerin en iyi durumda olduğu 2 ülke hangisi, biliyor musunuz? Bu ülkelerin hepsiyle bizim diyaloğumuz sıfıra düştü, Sisi de dâhil olmak üzere, en iyi ilişki kurduğumuz 2 ülke var, kurduğunuz, birisi İsrail, birisi Amerika Birleşik Devletleri; bunu inkâr edemezsiniz.
Sizin iktidarınızda, değerli arkadaşlar, Gazze'ye sadece gaz verdiniz ama İsrail'e benzini siz verdiniz. İsrail'de, şimdi, Kudüs'te Mescid-i Aksa'yı çeviren dikenli telleri siz ihraç ettiğiniz izin verdiniz. Şu andaki o dikenli teller Türkiye'den gitme. Gazze'yi de, Yemen'i de, Libya'yı da siz sattınız. Siz, iktidar olunca sevindiğini söylediğiniz coğrafya şu anda kan ağlıyor. Demin göstermiş olduğum fotoğraflardan sonuç şu: Bugünkü gelinen noktada Suriye'deki insanlarımız perişan vaziyette, Suriye'deki komşularımız perişan vaziyette ve en daha kötüsüne siz müsebbip oldunuz, o da şu: İsrail Türkiye'ye komşu oldu sayenizde. BOP tıkır tıkır işliyor, değerli arkadaşlar ve eş başkanı da görevini, misyonunu layıkıyla yaptı diyebilir misiniz? Bir rozeti daha hak etti eş başkanınız.
Şimdi, bu bütçeyle ilgili kısmını da şöyle söyleyeyim: "O kimseler ki sözü dikkatle dinlerler ve sonra onun en güzeline tabi olurlar." Bu sözler sizi bağlıyor herhâlde. İstişare kültürü, danışma kültürü ve diğer fikirlere saygı duyma ve onları değerlendirme kültürü maalesef, sizde yok oldu. Ve bu bütçede gerek Plan ve Bütçe Komisyonunda olsun gerekse tüm aşamalarda ve şimdiye kadar getirilen kanun tekliflerinde, bu bütçenin hangi virgülünü, hangi kelimesini, hangi noktasını değiştirdiniz? İstişare kültürü olması gerekir iken siz onlardan çok uzaksınız, "Dersini çalıştım." dediğiniz şeyleri siz biliyorsunuz veya bilmiyorsunuz, bilmiyorum. Size ne dikte edilmişse, yukarıdan ne gelmişse, o hani Bakanlarınız var ya ticaretle aktif olarak uğraşan o şahıslar ne gönderdilerse siz o mahiyette şeylere el kaldırdınız.
Neden üslup çirkin olsun ki? Siz istişare kültüründen çok uzaksınız Yani "Çirkin geldi." lafı ne kadar abes bir laf ya. Ne demek "çirkin?" Ben, burada bir yerden bir alıntı yapmışım ve bu alıntıya yanlış diyebilir misiniz? Bunlara nasıl "çirkin" diyorsunuz? "O kimseler ki, sözü dikkatle dinlerler, sonra onun en güzelini tabi olurlar." Bunu çirkin diyorsanız, bu sizin kendi bulunduğunuz konumu çok güzel gösterir.
Sayın milletvekili arkadaşlarım, burada sözlerimi bu bütçeyi en güzel anlatan bir halk şairimizin şiiriyle sonlandırmak istiyorum:
"Yaşanılası dünyanın
Ne tadı ne tuzu kaldı
Ömür denen şu zamanın
Çoğu gitti, azı kaldı
Çalışmadan yiyenlerin, derimizi giyenlerin
Nice benim diyenlerin
Ne izi ne tozu kaldı
Çürük ökçe yırtık taban
Kurdu, kuşu etnik çoban
Gariban daha da gariban
Ne çulu ne bezi kaldı."
Bu bütçenin nihai olarak en güzel belirleyicisi budur değerli arkadaşlar Diyor ki... Her şeyin tadını, tuzunu kaçırdınız, en güzel cümlelere 'Çirkin' dediniz.”