Genel Başkan Yardımcımız ve İstanbul Milletvekilimiz Mustafa Kaya, Avrupa'da kimi karanlık çevrelerin İslam ve Müslümanlar üzerinden hayali "düşman" üretmeye çalıştığını belirterek, “Son dönemlerde Avrupa'da İslamofobi’nin maalesef hızla artış gösterdiğine şahit oluyoruz” dedi.
Önceleri marjinal olarak bilinen ırkçı örgüt, yapılanma ve partilerin şimdi Müslümanlara ve kutsal dinimiz İslam'a saldırarak kendilerine alan açmaya çalıştığına dikkati çeken Kaya, şunları söyledi:
“Düşmanlıktan beslenmeyi hedefliyorlar. Özellikle İsveç ve Danimarka'da Müslümanların değerlerine karşı yapılan saldırılar sistemli bir hal almış durumda ve gün geçtikçe sıradanmış gibi algıya esir edilmektedir.
Avrupa'da gittikçe yükselen İslam karşıtlığının, zannedildiğinden daha ciddi zarar vereceğinden endişe duyuyoruz. Bugün Avrupa'da sayısı 44 milyonu aşan Müslüman nüfusa karşı yapılan Kuran-ı Kerim yakma gibi alçakça saldırılar en fazla Avrupa'daki birlikte yaşama kültürünü tehdit ediyor.
Üstelik bu saldırıları yapanların hiçbir engelle karşılaşmamaları, hatta polis koruması altında bu fiilleri gerçekleştirmeleri onları daha da cesaretlendiriyor. Bu saldırılara en fazla tepki göstermesi gereken İslam coğrafyası ise olup bitenleri tam anlamıyla doğru bir zeminde okuyamıyor. Her ne kadar İslam İşbirliği Teşkilatı ülkeleri kısa süre önce dışişleri bakanları düzeyinde toplanıp son menfur saldırılarla ilgili bazı adımlar atılacağını ilan etse de bunlar önemlidir ama yeterli değildir.
Avrupa'da en çok nüfusa sahip olan ülke ve Avrupa Konseyi üyesi olarak Türkiye bu konuda üzerine düşen görevi yapmalıdır. Çünkü bu durum Avrupa’da yaşayan vatandaşlarımızı doğrudan hedef haline getirmektedir. Zaman kaybetmeden Avrupa'daki sivil toplum kuruluşları, insan hakları örgütleri ve medya kuruluşları ile işbirliği alanları güçlendirilmeli, her alanda İslamofobi’yle mücadele edilmelidir.
Ekonomik ve siyasi ilişkilerde İslamofobi’yle mücadele öncelikli konulardan biri haline getirilmelidir. Yurtdışı seçim bölgesi oluşturulması bu mücadeleye önemli katkılar sağlayacaktır. İslamofobi’yle mücadelede D-8, Türk Devletler Teşkilatı ve İslam İşbirliği Teşkilatı bünyesinde ortak komisyonlar kurulmalıdır. Müslümanları rencide eden eylemlere karşı çok boyutlu hukuki mücadeleler başlatılmalıdır. Uluslararası kamuoyu, Türkiye başta olmak üzere İslam coğrafyasının kararlılığını görürse 21. yüzyılda virüs gibi yayılan İslamafobinin kendileri için de nasıl bir tehlike olduğunun farkına varabilir. Çünkü İslamofobi her ne kadar sadece Müslümanları hedef alıyor gibi görünse de aslında tüm insanlığın düşmanıdır.”