Grup Başkanvekilimiz ve İstanbul Milletvekilimiz Bülent Kaya, TBMM Genel Kurulu’nda gerçekleştirilen 2024 Bütçe Kanun Teklifi Görüşmeleri'nde Saadet-Gelecek Grubu adına konuşma yaptı.

Bütçe görüşmelerinde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın olmamasını eleştirerek konuşmasına başlayan Kaya, şunları söyledi:

Bu bütçenin sorumlusu kim? Cumhurbaşkanlığı hükumet sisteminde tek başına hükumet olan Sayın Cumhurbaşkanı. Peki, nerede Sayın Cumhurbaşkanı? Maalesef bugün, bu Mecliste, bu bütçe Sayın Cumhurbaşkanı tarafından sunulmuyor. Sorumlusunun olmadığı yerde, bu, bir bütçe teklifinden ziyade bir bütçe dayatması olmuyor mu? Bu nedenle kendi çalışmalarını anlatmayacak, bir yıllık çalışma takvimini ortaya koymayacak bir cumhurbaşkanının Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde eleştirilmesi ne derece anlam ifade eder, elbette bunu aziz milletimizle paylaşmak istiyorum. Tabii, Sayın Cumhurbaşkanımız adına burada Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcımız Cevdet Yılmaz Bey bulunuyor. Elbette kendisinin de şahsına bir saygımız var ve bizim için de saygın bir kişiliktir ama maalesef siyasi ömrü atamayla gelen bir kişidir ve her an bir gece yarısı kararnamesiyle görevden alınabilecek bir kişinin bütçeyi savunmasını elbette doğru bulmadığımızı da ifade ederim. Bu sözlerim Sayın Cevdet Yılmaz’ın şahsına değil, Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminde Cumhurbaşkanı Yardımcısına yüklenen misyonla ilgilidir.

Bütçenin Başarısı Güvenle Doğru Orantılıdır!

Grup Başkanvekilimiz Kaya: "İktidar, 'Protestolar Bile Benim Kontrolümde Olmalı' Anlayışını Ortaya Koyuyor!" Grup Başkanvekilimiz Kaya: "İktidar, 'Protestolar Bile Benim Kontrolümde Olmalı' Anlayışını Ortaya Koyuyor!"

Bütçenin başarısı Hükûmetin verdiği güvenle doğru orantılıdır. Birbirine zıt politikaları çok kısa aralıklarla uygulamaya koymuş, milletin huzurunda ‘Bu can bu tende olduğu müddetçe…’ diye başlayan yemin ve sözlerle söz vermiş bir kişinin sözünden caymasından sonra getirmiş olduğu bu bütçeye kim, hangi sektör, hangi kesimler güvenecektir? Nas söyleminden cayarak ortaya koymuş olduğu politikalardan sonra faizlerin yükseldiği bir ülkede hep beraber maalesef bedellerini ödemeye devam ediyoruz. Sayın Cumhurbaşkanı daha çok değil, 2021 yılında bir kısım arkadaşlarını bir gece yarısı kararnamesiyle görevden aldı. Sayın Adalet Bakanı ve Sayın Hazine ve Maliye Bakanı iş çevrelerini, iş örgütlerini ziyaret ederek hem demokraside hem hukukta reform yapacaklarını dolayısıyla Türkiye’ye güvenerek yatırım yapmalarını istemişti. Aynı sayın bakanlar bir gece yarısı kararnamesiyle aflarını diledikleri için Sayın Cumhurbaşkanı tarafından görevden alınmışlardı. Yerlerine bambaşka politika izleyen, daha doğrusu Sayın Cumhurbaşkanı artık eski politikalarından çark ettiği için Sayın Cumhurbaşkanının yeni politikalarını uygulayan bir ekonomi yönetimi iş başına geldi. Şayet sizin iş örgütlerine göndermiş olduğunuz adalet bakanınızın, hazine ve maliye bakanınızın ömrü bir gece yarısı kararnamesiyle sınırlıysa, o bakanlarınızın ortaya koymuş olduğu icraatlara kim güvenecek? Ve yine siz ‘Faizlerin yükselmesini talep eden arkadaşlarla asla yol yürümeyeceğim’ dedikten sonra ‘Faizlerin artması lazım yoksa Hazine ve Maliye Bakanlığı görevini kabul edemem’ diyen Sayın Şimşek’i iş başına getirerek ‘Arkadaşım değil ama faizleri artırsın’ diye mi iş başına getirdiniz? Yoksa ‘Faizin artması gerekir’ diyenleri dost ve arkadaş olarak mı edindiniz? Bu konuda da kamuoyunu tatmin edecek adımlar atmanız gerekmektedir. Yine Sayın Cumhurbaşkanı bir seçim beyannamesi sözü olarak Nisan 2023’te milletin huzurunda bir söz verdi. ‘Asla faizleri artırmayacağım hatta faizleri daha da düşüreceğim. Faizler düştükçe göreceksiniz ki enflasyon da düşecek.’ Peki, siz seçimlere giderken ve seçimlere sadece bir ay kalmışken faizleri düşüreceğinize dair bir iddia ortaya atıyorsunuz ve bunu da -hani derler ya ‘Ölümü gör’ der tarzında- 2Bu can bu tende olduğu müddetçe…’ diye kuvvetlendireceksiniz ve sizin bu sözünüze ve vaatlerinize güvenerek planlarını yapan iş adamları, haziran ayından itibaren faizlerin kademeli olarak yükseltildiği ve sadece beş ayda yüzde 8,5’tan yüzde 40’a çıkan faizleri gördüğü zaman sizin hangi sözünüze, hangi politikanıza, hangi bütçenize güvensinler. Dolayısıyla, buradan özellikle şunu da ifade etmek istiyoruz; ekonomi yönetiminin, demokrasi ve hukuk reformu iddiasıyla iş adamlarını gezerken bir gece yarısı kararnamesiyle ansızın nasıl görevden alındıklarını ifade ettim.

Hukuk olmadan, demokrasi olmadan, otoriter bir sistemle bu ülkenin ekonomisini düzelteceğinize inanıyorsanız bu yoldan bir önce vazgeçmenizi size tavsiye ve salık veririz.

Bakanlar Devre Dışı Bırakıldı!

Bir diğer önemli husus da bütçenin hazırlanması konusunda geçmişe dair birçok işleyişin değiştirilmiş olmasıdır. Artık bütçeyi Hazine ve Maliye Bakanlığı nezdinde Cumhurbaşkanlığı değil, Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığı hazırlamaktadır yani bakanların devreden çıktığı, Strateji ve Bütçe Başkanlığının baş aktör olduğu bir bütçe hazırlanma süreciyle maalesef karşı karşıyayız. Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemiyle birlikte iki başlı bir bütçe yönetim sürecine geçildi. Bütçe politikalarını belirleyemeyen bir Maliye Bakanı, maliye politikaları, vergi politikaları, harcama politikaları üzerinden nasıl bir çalışma yürütebilir? Üretse bile bütçedeki bu iki başlı yapı nedeniyle politikalar ne kadar etkili ve verimli olabilir, ne kadar inandırıcı olabilir? Ayrıyeten, alelacele Meclise bütçe teklifini sunup Plan ve Bütçe Komisyonunda yapılan eleştiri ve düzeltme önergelerini dahi dikkate almadan yürütülen bir yasama süreciyle Meclis iradesini görmemezlikten gelerek hazırlanan bir bütçeden bu millete ne fayda gelir?

AK Parti Hesap Vermekten Kaçıyor

İktidarı temsilen Sayın Cevdet Yılmaz Türkiye Büyük Millet Meclisinde iki kez altmışar dakika süre kullanıp bütçeyi savunacak ve eleştirilere cevap verecek. Bu süreç de şunu gösteriyor ki; Adalet ve Kalkınma Partisi hesap vermekten ve sorgulamaktan kaçınmakta, süreleri daha ziyade iktidar lehine kullanan bir Meclis sürecini işletmektedir. Bizler burada hesap soruyor isek ve bir şeyleri soruyor isek bu aziz milletimizin sorunlarına derman olmak, onların sorunlarıyla hemhâl olmak adına yapıyoruzdur.

Kardeşane Bir Şekilde Uyarıyoruz

Ayrıca, şunu da ifade etmek isteriz ki: Gerçek dost ve memleket sevdalıları iktidara karşı ve iktidarın yüzüne bakarak yanlışlarını söyleyebilendir. Yalakalık eden, her politikasını alkışlayan kişiler iktidarın dostları değil ancak düşmanları ve ancak başarısız olmasını isteyenlerdir. Kardeşlik de memleket sevgisi de iktidara yanlışlarını hatırlatmayı gerektirir. Biz kardeşane bir şekilde düşüncelerimizi ifade etmek isterken, yanlışlarınızı, hatalarınızı ve bu ülkeyi yirmi bir yılın sonunda getirmiş olduğunuz vaziyeti ortaya koymak için mücadele ederken sizler ise âdeta bildiğinizi okumaya, her rota değişikliğinde ‘Sayın Cumhurbaşkanımızın bir bildiği var’ diyerek alkışlamaya devam ediyorsunuz. Minberde ki Hazreti Ömer’e ‘Eğer yanlış yaparsan seni kılıçlarımızla düzeltiriz’ diyen sahabelerin ahlakıyla ahlaklanmadan ‘Sayın Cumhurbaşkanı her ne yaparsa yapsın bir bildiği vardır’ anlayışıyla hareket ediyorsunuz. Bu, Sayın Cumhurbaşkanına da bir haksızlıktır, Sayın Cumhurbaşkanının da bu yanlış politikalarını devam ettirmesine sebep olmaktadır. Çünkü ‘Ben faizi yükseltelim’ diyenlerle yol yürümem’ diyen bir Cumhurbaşkanı ‘Faiz yükselmelidir’ diyenlerle yol yürüyorsa ‘Sayın Cumhurbaşkanımız, hayırdır; bu politikanın sebebi nedir?’ diye sorgulamanız lazım. ‘Nassın olduğu yerde, Allah’ın hükmünün olduğu yerde sana bana söz söylemek düşer mi?” diyen bir Cumhurbaşkanı, nas olduğu yerde durdukça kendisi bu politikasını değiştiriyorsa ‘Sayın Cumhurbaşkanım, siz ekonomi politikalarınızı nassa dayandırdınız, o zaman, bu yeni ekonomi politikalarınız nassa aykırı mıdır?” diye hesap sormazsanız Sayın Cumhurbaşkanı her gün ‘milletin gazını alma’ adı altında zikzak çizecek, politikalarını değiştirecek ama maalesef, maliyetini ülke olarak bizler -85 milyon- ödemek zorunda kalacağız.

Meclis Devre Dışı Bırakılıyor!

Yirmi bir yıllık iktidarınızda Meclisin çalışma sistematiğinin geliştirilmesi beklenirken maalesef bütçe çalışmalarında da sürekli Meclisi devre dışı bırakan bir siyasi süreci yönetiyorsunuz. Bu nedenle, bir kez daha buradan ifade etmek isteriz ki derhâl bu anlayışı terk edin. Zira, sıkıntıyı ve sorunları yaşayan milletimiz olmaktadır. ‘Ben yaptım, oldu’ mantığıyla bütçe yaparsanız karşımıza nereden tutarsanız tutun elinizde kalacak bir bütçe çıkmış oluyor. Ama şunu iyi biliyoruz ki bu tavrınızın nedeni bu bütçeyi aziz milletimizin dikkatlerinden kaçırmaktır çünkü bu bütçede milletimiz yok, bu bütçede vatandaşlarımız yok.  

İktidar İspat Yeridir

Siyaset bir iddia, iktidar ise bir ispat yeridir. Bir iktidarın kimin iktidarı olup olmadığı ve iktidarın başındaki kişinin kimin adamı olup olmadığı bir iddiaya göre değil, Meclise sunulan bütçeye göre belirlenir. O hâlde, bu bütçede kimin olup olmadığına bakarak bu iktidarın kimin iktidarı olup olmadığını elbette hamasete göre değil, bütçe verilerine göre belirlemiş olacağız. 1996 yılında Refahyol Hükûmetiyle işbaşına gelen rahmetli Erbakan Hoca’nın hazırladığı bütçe denk bütçeydi. O bütçede rantiyecilere yer yoktu, o bütçede faiz giderlerine yer yoktu, o bütçede kartelci, ihaleci iş adamlarına yer yoktu; o bütçede memur vardı, işçi vardı, köylü vardı, emekli vardı, tarım ve hayvancılıkla uğraşanlar vardı, kısaca millet vardı ama milletin düşmanları yoktu. Bir de gelin, sizin yapmış olduğunuz bütçeye bakalım. Bu bütçede millet yok ama faiz lobileri var, birkaç sermayedar şirket var, sömürgeci kredi kurumları var. Bu bütçe ülkemizi sömürten, süründüren, milletimizi ezen klasik bir faiz lobicisi bütçesidir; bunu biz çok iyi biliyoruz, sizler de çok iyi biliyorsunuz. Birazdan verilerle bunları açıklamaya çalışalım. Adalet ve Kalkınma Partisindeki milletvekili arkadaşlarımızın da bu verilere hak vereceklerini ama maalesef ‘Cumhurbaşkanımızın bir bildiği vardır’ diyerek, yine sessizce itaat edeceklerini üzülerek görmüş olacağız.

Uyumuş Numarası Yapanları Uyandıramazsınız

Uyuyan bir insanı uyandırmak çok kolaydır ama uyuyormuş numarası yapan birini asla uyandıramazsınız çünkü siz onu her dürttüğünüzde aslında niçin dürttüğünüzü biliyordur ama gözlerini kapatıp uyku numarası yapmaya devam edecektir. Dolayısıyla, bu sözlerimi uyku numarası yapanlara değil, uyuyanlara ifade etmiş oluyorum. Bu bütçede niçin millet yok, niçin vatandaş yok da faiz lobileri var, ihale karteli şirketler var; bunu da rakamlarla ifade etmeye çalışalım. Siz bu bütçede yoksullukla mücadele ve sosyal yardımlara sadece 280 milyar 35 milyon gibi bir para harcıyorsunuz, tarım kesimine ise 294 milyar harcıyorsunuz ki kanunen vermeniz mecburi olan rakamların bile altında olan bir tutar. Ticaretin düzenlenmesi, geliştirilmesi ve kolaylaştırılması için sadece 42 milyar ayırıyorsunuz. Sanayinin geliştirilmesi, üretimin ve yatırımlarının desteklenmesi için 82 milyar harcıyorsunuz. Dikkat buyurun lütfen, özellikle iktidar partisi milletvekilleri: Bütün bu rakamlar millet için ayrılmışken faiz lobicilerine ne kadar ödenek ayırıyorsunuz? 1 trilyon 254 milyar. Veriler ortada, bu verilere göre varın iktidarın milletin iktidarı mı olduğuna, faizcilerin iktidarı mı olduğuna siz bu verilerle karar verir. Hamasetle ‘Milletin adamı’ hamasetle ‘Milletin iktidarı’ demek kolay ama rakamlarla milletin iktidarı mı, faizcilerin ve kartelcilerin iktidarı mı olduğunu anlatmak ise bir iddia değil, bir ispat işidir. Adalet ve Kalkınma Partisi milletvekillerinin yerine Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcımızdan ‘siz kimin iktidarısınız?’ sorusunun cevabını verilerle ortaya koymasını beklediğimizi bir kez daha ifade ediyorum.

 Merkez Bankası politika faizi şimdilik yüzde 40 çünkü henüz 2026 yılına kadar faizin tek haneli rakamlara düşeceğini bir iddia olarak ortaya koyan iktidar partisinin faizleri burada tutma şansı yoktur. Ticari kredileri ile tüketici kredilerinin şimdilik yüzde 60’larda olduğu bir ülkede ne ticaret yapılır ne üretim yapılır olsa olsa insanlar evini, arabasını satıp mevduat faizine yatırarak faiz gelirleriyle geçinmeyi tercih eder.

Bütçe Teklifi Milleti Ezmeye Devam Edecek

Bu bütçe teklifinizin sizin milletimizi ezmeye devam edeceğinizin bir işareti olduğunu da ifade etmek istiyorum; vergiyle eziyorsunuz, faizle eziyorsunuz, milletin doğmuş ve doğacak bütün evlatlarını borçlandırarak, âdeta geleceklerini ipotek altına alarak eziyorsunuz. Bu bütçe, ülkemizi uluslararası finans baronlarının bağımlısı hâline getiren ve Filistin davasında milletimizin haklı hassasiyetlerine dair icraata dönük niçin bir adım atamadığınızın göstergesi olan bir bütçedir. Çünkü ekonomisi güçlü olmayan, faizini millete ayırmayan, faizini kartelcilere, uluslararası tefecilere ayıran bir iktidarın uluslararası alanda söz söylemesi kolaydır ama icraat yapması çok zordur. Bu devlet büyük bir devlettir. Uluslararası arenada neler yapabileceğini dosta düşmana gösterebilecek bir devlettir. Ama maalesef, bu devleti yöneten iktidar olarak siz yapmış olduğunuz ekonomik politikalarla bu devleti sıkıntılı bir sürece geçirdiniz, onun için bu milletin, bu devletin kendisine layık bir iktidarla bir an önce yüzleşmesinin zamanı geldi de geçiyor.

İktidarı Dışa Bağımlı Hale Getiren Bütçe!

Bu bütçe iktidarı dışa bağımlı hâle getiren bir bütçedir. Ayrıca, bu bütçe borç yüküyle garip gurebayı ezen, birkaç yandaş sermayeyi büyüten bir bütçedir. Bu bütçe rantiyeyi besleyen bir bütçedir, gözü doymaz birkaç çeteyi doyuran bütçedir. ‘Başka kim var bu bütçede?’ derseniz, Londra tefecileri var, Amerikan tefecileri ve faiz lobileri var. Onun için, bu bütçede maalesef millet yok ama milletin düşmanı olan herkes var. Kısacası, ‘Milletimiz yok bu bütçede’ demiştik; esnafımız yok, sanayicimiz yok, çiftçimiz yok, memurumuz, işçimiz, asgari ücretlimiz yok, emeklimiz yok bu bütçede.

Milletimizin hakkını alamadığı, milletimizin olmadığı bu bütçeye elbette sessiz kalmamız mümkün değil. Bu koltuklar gelip geçicidir, bizden önce de nice milletvekilleri geldi bizden sonra da nice milletvekilleri gelecektir. Önemli olan milletten yana tutum almak, baki kalan bu kubbede hoş bir sada bırakabilmektir. Dolayısıyla, tarih sadece milletten yana tavır koyanları minnetle anacaktır. Bütçe gider kalemleriyle ilgili bir karşılaştırma yaptığımızda bu bütçenin yüzde 23’ünün personel giderlerine, yüzde 38’inin cari giderlere ve yüzde 11’inin de faiz giderlerine gittiğini görüyoruz. Onun için bu yüzdeler de bu bütçenin milletin bütçesinin olmadığının bir göstergesi. Bu bütçede de enflasyon almış başını gidiyor, gelir dağılımında adalet bozuldu -az evvel Değerli İstanbul Milletvekilimiz de Necip Fazıl’dan örnekler vererek bunu veciz bir şekilde ifade etmeye çalıştı- faiz oranları aşırı oranda arttı ve birçok alanda olduğu gibi iktidarın ekonomik yönetim anlayışı da iflas etti. Bu anlayış, ekonomiyi de iflas ettirmiştir. Bütçe hazırlığına bakıyoruz fiyasko, bütçe sürecine bakıyoruz fiyasko, çözüm derseniz zaten yok. ‘Ne var peki?’ derseniz, sadece ‘Yapacağız, edeceğiz’ cümleleri. Yirmi bir yıldır iktidardasınız değerli vekiller; hâlâ ecek-acak ekleriyle yapacaklarınızı ifade etmeye çalışıyorsunuz. Hâlâ bu hedefler tutmadı başka hedefler verelim şeklinde sürekli yeni hedef yenilemekle bu aziz milleti oyalamaya çalışıyoruz.

Otomat Makinesi Düğmesi Vazifesi mi İcra Ediyorsunuz?

Soruyorum size Sayın Hazine ve Maliye Bakanı, Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcımız, bu bütçeyi hazırladınız ama siz sadece otomat makinesi düğmesi vazifesi mi icra ediyorsunuz? Gider artınca otomat gibi vergi ve harçları artırıyorsunuz, borçlanıyorsunuz. Bunu gelişen teknoloji de yapay zekâ da insandan daha iyi yapar hatta yapay zekânın hata yapma şansı sıfırdır, insanın hata yapma şansı vardır. Dolayısıyla sizin yapay zekânın yapacağı işleri değil, insanın yapabileceği bir vizyonu, bir ekonomi anlayışını ortaya koymak gibi bir mecburiyetiniz var. Bütçe açıklarını sadece vergi gelirleri ve harçlarla artırarak bu milletin derdine derman olamazsınız, tasarrufu aklınızın bir kenarına koymadan bu ülkenin dertlerine derman olamazsınız ve tasarrufa da Sayın Cumhurbaşkanımızdan, Sayın Cumhurbaşkanımızın kullandığı mekânlardan ve imkânlardan başlayarak başlamazsanız ne bakanlara ne bürokratlara ne de millete tasarruf yaptıramazsınız. Onun için tasarrufun en üst perdeden başlaması gerektiğini bir kez daha bu bütçe vesilesiyle ifade etmek istiyorum. Aslolan itibar uluslararası arenada güçlü olan bir ekonomiye sahip olmaktır. Makam araçlarınızla, binalarınızla uluslararası arenada herhangi bir boy göstermenizin önemi yoktur. Güçlü olan bir ekonomisi olan bir ülke olarak savunma sanayisinde Amerika’dan, Almanya’dan ya da başka ülkelerden savaş uçakları temin etme mecburiyetinde olmayan bir ülkeyseniz onurlu ve itibarlı bir ülke olabilirsiniz.

Boş Kasayı Size Kim Devretti?

Sayın Hazine ve Maliye Bakanımız ekonomiyi sadece para politikaları ve Merkez Bankası’ndan ibaret sanan politikalar ortaya koyuyor. Atanmış olan Hazine ve Maliye Bakanımız ülke ülke gezerek para dileniyor ve Merkez Bankasının rezervlerinin artmasıyla da övünüyor. İyi de bu boş kasayı size kim teslim etti? Siz bu iktidarı yeni devralmıyorsunuz ki. Merkez Bankası rezervlerini arttırmak için uğraştığınız bu ekonomik düzeni sizin de bir ara mensubu olduğunuz yirmi bir yıllık AK PARTİ iktidarı sağladı. Dolayısıyla AK Partililerin boşalttığı kasayı yine bir AK Partili doldurmakla övünme gayreti içerisine giriyor ama o rezervlerin de sizin ülke ülke gezerek, dilenerek toplamış olduğunuz swaplardan oluştuğunu dost düşman herkes biliyor maalesef.

Şimdi Sayın Mehmet Şimşek çıkıp ‘Ben enkaz devraldım’ gibi bir edebiyatla karşımıza çıkabilir, zaten devir teslim töreninde de ‘Artık rasyonel politikalara dönme zamanımız gelmişti’ demişti. Sayın Maliye Bakanımız da hazineyi devrederken derin bir oh çekmişti. O da herhâlde ‘Al bakalım, gör gününü; boş kasayla ne yapacaksan yap’ diye, Hazine ve Maliye Bakanlığından kurtulmuş olmasının sevincini derin bir oh çekerek kamuoyu önünde paylaşmıştı.

Evet, Sayın Şimşek, siz bilerek ve isteyerek bu görevi aldınız. Peki, ne yaptınız? Ekonomiye dair çözümleriniz nerede? Bütçe neden bu hâlde? Ezilen kim? Sadece faiz oranlarında artışla ekonomi rayına girer mi? Nerede sizin maliye politikalarınız? Ama durun, hakkınızı da teslim edelim çünkü, Allah var, vergi politikalarında çok iyisiniz, vergiyi dolaylı vergilerle artırma konusunda çok mahirsiniz. Göreve gelir gelmez de hemen bir ek bütçe ve yeni vergi gelirleri ihdas ettiniz, üzerine bir de vergi oranlarını artırdınız yani AKP’nin yanlış ekonomi politikalarının ve dolayısıyla yanlış ekonomi yönetiminin faturasını maalesef 85 milyonluk aziz milletimize kestiniz. O faturanın müsebbibi olan iktidara, çalan çetelere hiçbir zaman bir maliyet yüklemediniz. Öyle yağma yok! Artık bu gerçekleri yüzünüze haykıracak bir Meclis var yani Saadet Partisi var yani Gelecek Partisi var, attığınız her adımı takip edeceğiz. Bu milletin, bu fakir fukaranın bir kuruş hakkını dahi sizden sormazsak namerdiz diyerek bu konuda da nefesimizin ensenizde olduğunu bir kez daha ifade ediyoruz. Ey iktidar sahibi ve onun destekçileri, ayağınızı denk alın, nefesimiz sürekli ensenizde olacak ve bu milletin hakkını savunmak bizim boynumuzun borcu olacak.

Bütçe Giderleri 11 Trilyonu Aştı!

Şimdi de gelelim 2024 bütçe teklifimizdeki gelir gider rakamlarınıza. Bu sizin 2024 bütçenizin gelir gider rakamları; bütçe gelirlerinin 8 trilyon 437 milyar olduğu yerde bütçe giderleri 11 trilyonunu aştı. Yani bütçe açığı 2 trilyon 651 milyar olan bir bütçeden bahsediyoruz. Faiz dışı yani faizi bir tarafa bıraktığımız zaman dahi ilk kez uzun bir aradan sonra faiz dışı açık veriyorsunuz; 1 trilyon 397 milyar faiz dışı açık veriyorsunuz. Bu, bu bütçenin milletin mi faizcilerin mi bütçesi olduğunun en net göstergesidir. Bu, bu ülkeyi yeniden borçlandırarak mı bu ülkeyi yöneteceksiniz yoksa gerçekten bu ülkenin borçlarını azaltarak mı bu ülkeyi yöneteceğinizin bir göstergesidir.

Ülkemizi Bataklığa Sürüklüyorsunuz

Bu, sizin Filistin meselesinde söz ve hamaset dışında bir adım atıp atamayacağınızın bir göstergesidir. Dolayısıyla, bu göstergeler orta yerde dururken kalkıp bize millet adına çalıştığınıza dair hamaset yapmayın.

Bakın, bu veriler bir kırmızı alarmdır, bir tehlike işaretidir. Uluslararası ekonomik standartlara uymuyor bu verilerimiz değerli vekillerim. Bütçe açığının gayrisafi yurt içi hasılaya oranının yüzde 3’ü aşması bütün uluslararası ekonomik standartlar açısından bir tehlike çanıdır fakat siz bu tehlike çanını duymaktan ziyade bunu davul ve zurnayla karşılıyorsunuz, ülkemizi nasıl bir çıkmaza sürüklediğinizin farkında bile değilsiniz. Bütçe gelirinin bütçe giderini karşılama oranı 2024 için yüzde 76,08’e düştü. Her geçen gün ülkemizi çıkmaza ve bataklığa sürüklüyorsunuz.

Ekonomi Küçülüyor, Borçlar Büyüyor

2024 bütçe teklifine dair yüzdelikleriniz… 2024 yılı bütçe teklifinizden bazı verileri sizlerle paylaşmak istiyorum. Faizin vergi giderlerine oranı yüzde 15. Yani milletten topladığınız her 15 lirayı tefecilere vermeye devam ediyorsunuz. Gereksinimin gayrisafi yurt içi hasılaya oranı ise yüzde 6,45. Giderin gayrisafi yurt içi hasıla içerisindeki payı ise yüzde 27’ye çıkmış. Ekonomi küçülüyor, borçlar büyüyor, yükler artıyor, sorunlar çözülmüyor ama siz görmezlikten gelmeye, hâlâ hamaset şarkları söylemeye devam ediyorsunuz. Bir de geçmiş dönem bütçe verileriniz var; bu da sizin pek de sağlıklı olmayan bir karneniz. 2023 Ekim ayı itibarıyla bütçe açığınız 608 milyar TL'yi aşmış durumda, 2022 yılı bütçe açığının 4 katından fazla bir orandan bahsediyoruz. Bütçe açığı yetmezmiş gibi bir de üstüne 2019 yılından beri faiz dışı açık sorunuyla bu ülke ekonomisini yüz yüze bırakıyorsunuz. Buradaki sonuç yeni bir sonuç değildir. Buradaki sonuç sizin geçmiş yıllarda ekonomi yönetiminde yaptığınız hataların, yanlışların bir sonucudur yani 2002’den bu yana halının altına süpürdüğünüz kirli işlerinizin bugünkü bir sonucudur, bugün ortaya çıkmış bir şey değildir ama gel gelelim, siz yine kendi faturanızı maliyetini maalesef millete kesiyorsunuz; vergi yükünü artırıyorsunuz, faiz yükünü artırdıkça artırıyorsunuz.

Kazandan Değil Sabit Gelirliden Alınıyor

Bütçe vergi gelirleriyle ilgili kalemlere baktığımız zaman ise bu bütçenin maalesef kazanandan değil, sabit gelirliden elde edilen vergilerle elde edilmiş bir gelir olduğunu görüyoruz. Bütçe gelirlerinin yüzde 89,69’u vergi gelirlerinden oluşuyor ama dolaysız vergilerin yani direk kazançtan alınan vergilerin oranı sadece yüzde 35 iken dolaylı vergilerin yani milletin ödediği vergilerin oranıysa yüzde 63, KDV ve ÖTV’nin toplam vergi oranı ise yüzde 57. Yani siz dolaylı vergilerle aslında iş adamlarını beslemeye, fakir fukarayı ise sömürmeye devam ediyorsunuz. Bu, sizin yirmi iki yıllık iktidarınızda sürekli dolaysız vergilerin düşük, dolaylı vergilerin yüksek olduğu bir tablodur ve siz bu tabloyu sadece bu yıl değil, yirmi iki yıldan beri bu millete yaşatmaya devam ediyoruz.

Gelir vergisi tarifesinde düzenleme yapmalısınız, tarife dilimlerini artırmalı ve oranları düşürmelisiniz, KDV ve ÖTV’de yaşanan oransal artışları geri çekmelisiniz, bu oranları makul düzeye aşama aşama düşürerek vergi yükünü azaltmalısınız. Vergi reformu yapmadan vergi kayıp ve kaçağının önüne geçemezsiniz. Bu kadar ağır yükü olan başka ülkelerde isyan çıkar, siz ise milletimizin devlet sevgisini suistimal edip milletimize yüklendikçe yükleniyorsunuz.

Kirli İşlerinizin Bedelini Bu Millet Ödeyecek!

2024 bütçe teklifinizde faiz harcamalarının 1 trilyon 254 milyar olduğunu ifade etmiştim. Merkez Bankası politika faizi oranı yüzde 40’a çıktı. Bakın, siz 2003'ten bu yıla kadar -2022 dâhil- toplam 1 trilyon 538 milyar faiz ödemişsiniz bütçelerinizde. Bu sene on dokuz yılda ödediğiniz faiz kadar faizi sadece bir yılda ödeyeceksiniz. Bu artış grafiği neyi ifade ediyor, biliyor musunuz? Sizin yıllarca baskıladığınız ekonomi politikalarının, yıllarca örtmeye çalıştığınız kirli işlerinizin artık bu millete önümüzdeki yıldan itibaren ne bedeller ve ne maliyetler ödeteceğinin bir göstergesidir. Bakın, 2023’te 565,5 milyar olarak gerçekleşen faiz gideri için 1 trilyon 254 milyar öngörmüşsünüz ki hiçbir hedefinizin olumlu manada tutmadığını çok iyi bildiğimiz için bu, 1 milyar 254 milyarın daha da yukarı çıkacağı bir sürece işaret ediyor. Peki, ey Adalet ve Kalkınma Partisinin milletvekilleri ve Sayın Cumhurbaşkanımız, hani siz faize karşıydınız, hani siz faizcilere karşıydınız, hani nassın olduğu yerde faize yer olmayacaktı, hani siz faizcilerin değil, milletin iktidarıydınız? Peki, bu rakamlar bize neyi söylüyor? ‘Nas’ dedikten sonra nassı nasıl anladıysanız faizleri şahlandırdınız, faiz giderlerini 1 trilyonun üzerine çıkardınız. Emin olun, şayet nefesiniz yeter de 2025 bütçesini de bu Meclise getirirseniz bütçe açığının çok daha fazla arttığı, faize ayrılan bütçenin çok daha arttığı bir bütçeyle bu milletin karşısına çıkmak mecburiyetinde olacaksınız çünkü çuvalının altı delik, kasanızın altı delik, sürekli farelere dadanıyor o kasaya ve millet değil, o fareler bu hazineyi kemiriyor. Dikkat edin, önümüzdeki sene Allah ömür verir de hep beraber burada olursak göreceksiniz ki bütçe açığınız da bundan fazla olacak, faize ayırdığınız para da maalesef bu rakamlardan daha fazla olacak. Yanlış ekonomik politikalarla ve baskıladığınız, gerçek olmayan enflasyon oranlarıyla milleti eziyorsunuz ve onların da satın alma güçlerini her geçen gün düşürüyorsunuz. Burada yine bir diğer önemli tablomuz olduğu için süratli bir şekilde gösteriyorum. Sanki enflasyon bir dünya gerçeğiymiş. Hayır, enflasyon bir AK Parti gerçeğidir. İşte, burada görüyorsunuz, Türkiye'nin faiz oranıyla kendisine en yakın ülke olan Kolombiya’nın faiz oranı… Bu, faizin bir AK PARTİ gerçeği olduğunun bir göstergesidir ve yine gıda enflasyonunda sanki bütün dünyada gıda fiyatları artıyormuş gibi bir algı oluşturuyorsunuz. Hayır, gıda enflasyonu dünyanın değil, AK Parti'nin bir gerçeğidir; bunu da ifade ediyorum. Sizin 2011 yılında verdiğiniz ama tutturamadığınız karnenizi aziz milletimize göstererek… Yaptıklarınız yapacaklarınızın teminatıdır, bu bütçeniz de tutmayacak.”

Editör: Saadet Gündem