Hatay Milletvekilimiz Necmettin Çalışkan, TBMM bütçe görüşmelerinde Saadet-Gelecek Grubu adına söz aldı.
Bütçede faize ödenecek tutara dikkat çeken Çalışkan, şunları söyledi;
“Burada bütçeyle ilgili pek çok rakam söylendi ama ben bir rakamı bir kez daha tekrar etmek istiyorum; bu rakam, az önce oyladığımız 2023 yılı kesin hesabı. 2023 yılı bütçesinin toplam geliri 4 trilyon 660 milyar, şu anda müzakere etmekte olduğumuz 2025 bütçesinin ise sadece faize ödenecek rakamı 1 trilyon 960 milyar. Henüz önümüzdeki yıl için ne toplanacağını, hangi gelirin elde edileceğini bilmiyoruz ama rakam olarak elimizde geçen yılın verisi var; buna göre, demek oluyor ki 2023 yılındaki bütün gelirlerimizin toplamının yüzde 42'sini bu sene sadece faize ödeyeceğiz; bu açıdan da nasıl vahim bir tabloyla karşı karşıya olduğumuz ortada.
AK Parti iktidarlarının önemli sorunlarının başında gelen şudur; her neyi eleştirmişlerse fazlasıyla aynısını tekrar ettiler. 28 Şubat zulmünden bahsettiler, zulümden, haksızlıktan, ihraçlardan, bahsettiler, aynısını fazlasıyla gördük. Hangi hususta şikâyet etmişlerse tam olarak buna dönüştükleri gayet ortada. Bu açıdan da esas burada söylenmesi gereken husus şu: Bu arkadaşlar söylediklerini yapsalar kahraman olurlardı, yaptıklarını söyleseler de halkın içine çıkamazlardı, maalesef büyük bir trajediyle karşı karşıyayız.
Bakın, geçmişte önemli sorunlardan bir tanesi, değişime örnek olsun diye ifade etmek gerekirse; eskiden eğlence yerlerinden çıkan insanlar banka müdürü yapılırdı, şimdi camiden çıkan adamlar banka müdürü yapılıyor. Oysa bizim problemimiz banka müdürü koltuğunda kimin oturacağı değil faizsiz bir sistem kurmaktı. Dün olan faizci, kapitalist, ezen, sömüren sistem aynen devam ediyor, sadece kılıf değiştirdi.
Bugüne kadar okul müdürlerini bir sendikaya mensup kimseler atardı, şimdi daha başka sendikanın referansıyla insanlar okul müdürü oluyor ama sonuç itibarıyla okul müdürü koltuğunda kimin oturacağı mücadelesinde iseniz, evet, size yakın birileri oturmuş olabilir ama eğitim sistemine, müfredata, içeriğe baktığımız zaman, yirmi yıl önceki nesil ile bugünkü nesli mukayese ettiğimizde çok daha geri durumda olduğumuz ortaya çıkar.
Biz bugüne kadar müteahhitlerin yolsuzluklarından şikâyet ederdik, kamu ihalelerinden ve bugün de aynısını konuşuyoruz ama değişen bir şey var, dün falanca kitlelerin insanları bu ihalelerle anılıyordu, bugün ihale adamlarının tipleri değişti, sadece isim değişikliği ama içerik maalesef değişmedi. Çok trajik bir örnek: 31 Aralık yılbaşı gecelerinde devlet televizyonu TRT ekranlarından Millî Piyango çekilişi yapılırdı ve şimdi AK PARTİ iktidarı döneminde de aynı Millî Piyango çekilişi yapılıyor ama bir farkla; eskiden bayanlar mini etekli olarak şans topunu elinde tutardı, bunlar her şeyi İslamileştirdikleri için sözüm ona bayanlara tayt giydirdiler ama kumarda bile hilebazlık yapıyorlar, bir tüpçü meselesi ortada! Şu anda son üç dört yıldır Millî Piyango biletlerinin satışında düşüş var. Sebep? Sebebi orada bir hile yapıldığına insanlar inandığı için.
Onun için de hep Ömer'den söz ederler, Hazreti Ömer'den; kurban olsunlar... "Ömer, Ömer" derler ama yaşantıları Turist Ömer; tam olarak Turist Ömer dönemini maalesef yaşıyoruz. Bugün bu arkadaşların piyasaya her çıktıklarında uzay dünyasından bahsettiklerini görüyoruz; gerçekten de ayakları yere basmadığından, halkın gerçeklerinden, ülke gündeminden kopuk oldukları için aralarında tedavül eden birkaç kelimeyle konuşuyorlar. Oysa, gerçeklerin ne kadar vahim olduğu ortada. "Bizi engellediler, bize yaptırmadılar, ezanımızı susturamayacaksınız, bayrağımızı indiremeyeceksiniz." Çok klişe bir cümleydi, bugünlerde Allah'tan sustular. Ya, bir tane, bu ülkede, bu söylediğimiz değerlere müdahale eden birisi mi var, yoksa, siz bunu istismar ederek kötülükleri bununla mı perdeliyorsunuz? Bu soruyu vicdanlarına sormaları gerekir.
Siz Ayasofya'yı da açarsınız, İsrail'e mazot yüklü gemiyi de gönderirsiniz; zaten trajedi de burada. Aynı anda bu 2 karakteri nasıl bir şahsiyette barındırıyorlar biz de tam bunu merak ediyoruz.
Bakın, bu ülkede yirmi üç yıldan beri AK Parti iktidarda. Şu çok büyük bir vebaldir ki, bir öz eleştiri vesilesidir ki yirmi üç yıldan beri, AK Parti'ye rağmen, bu Meclisten tek bir yasa çıkmış değil. Yirmi üç yıldan beri istediğiniz bütün yasaları çıkardınız. Yine, yirmi üç yıldan beri, size rağmen, tek bir yasa buradan geçmiş değil. Bu bir gücünüz ama güç olduğu kadar da vebaliniz. "Bize yaptırmıyorlar." diyeceğiniz hiçbir şey yok. Bazen yasaları getiriyorsunuz, eğer muhalefet "peki" derse bir saatte yasalaşıyor, muhalefet direnirse on beş gün sürüyor ama ona da direnme gücünüz bazen olmadığı için gecikiyor, geri çekmek durumunda kalıyorsunuz. Mesele, güç itibarıyla "Yapacaktık." diyeceğiniz hâlde hiçbir engel yok ve işte bütün bunların sonucunda, yirmi üç yılın sonunda bir neslin kaybolduğu bir fetret dönemiyle karşı karşıyayız.
Aynı şekilde bugün borsanın, bankaların, iletişim sektörünün, otoyolların, köprülerin, hastanelerin, dev tesislerin, stratejik kurumların hepsinin ama hepsinin elden çıkarıldığı bir dönemdeyiz. Bu, aslında başka birisi yapsa vatana ihanetle suçlanacak icraatlar yapıldı ama bunu yapan siz olduğunuz için bugün herkes yüzünüze gülümsüyor ama bilesiniz ki bunlar asla makul şeyler değildir.
Bakın, burada sayın bakanlar, iktidar yetkilileri zaman zaman bazı rakamlardan söz ediyordu; elhak söyledikleri rakamlarda doğruluklar var, hani derler ya rakamlar yalan söylemez ama rakamları herkes söyleyebilir. Burada yirmi iki yıl önce öğrenci bursu TL bazında şu kadardı, bugün bu kadar; işinize gelince yirmi üç yıl öncenin Türk lirası değerini bugünle mukayese ediyorsunuz, işinize gelince de açığı da yüzdeye vuruyorsunuz. İşin özü şu: Bazı şeyleri düzeltebilirsiniz; hasta tedavi olmak üzere doktora gidiyor, kolesterolü var, yüksek; doktor da kolesterolü tedavi ediyor, normal seviyelere getiriyor, getiriyor ama eğer o hastanın bunun sonucunda kalbi iflas ederse, kalp hastası olmuşsa, tansiyonu bozulmuşsa bunun bir anlamı olmaz. Sizin burada bazı rakamları düzeltmiş olmanız gayet tabiidir ama bir tarafı düzeltip başka yeri bozmuşsanız yaptığınızın bir anlamı olmaz; bugün de karşı karşıya kaldığımız manzara tam olarak bu.
Tekrar ifade ediyorum ki bu bütçe sadece faizcileri, sadece birkaç müteahhidi sevindiren, onlara umut aşılayan bir bütçe.
Bunun dışında ne asgari ücretliler ne emekliler ne memurlar ne ücretli öğretmenler ne KHK'Iiler ne üreticiler ne sanayiciler; bu memleketteki hiç kimse, hiçbir kitle "Buradan iyi bir bütçe çıkıyor. Bu bütçe sonucunda memleketimiz iyi bir gün görecek, kalkınacağız." demiyor; bu gerçekten çok vahim bir durum. İktidardaki arkadaşlar da kendilerini yok hükmünde sandıklarından söylediğimiz her şeyi Sayın Cumhurbaşkanına hitaben söylediğimizi zannediyorlar oysa biz kendilerinin sorumlulukları kadar sorumluluklarının veballerini hatırlatıyoruz. Sizler burada iş olsun diye değil görev yapmak üzere geldiniz; bu yapılan her şeyden siz sorumlusunuz, siz vebaldesiniz.
Bu yükü hep birlikte çekeceksiniz diyor, 2025 yılının her yönüyle ülkemize, milletimize, İslam âlemine hayırlar getirmesini diliyor, saygıyla selamlıyorum.”