Hatay Milletvekilimiz Necmettin Çalışkan, TBMM Genel Kurulu'nda gerçekleştirdiği konuşmada Türkiye'nin ekonomik durumu ve 2024 bütçesine ilişkin açıklamalarda bulundu.
Hükümetin özelleştirme ve bütçe politikalarına yönelik eleştirilerde bulunan Çalışkan, “Milletimiz bütçeden çıkacak sonucu bekliyor. Acaba bu bütçe derdime derman olacak mı, hangi yarama merhem olacak diye bekliyor ama görüyoruz ki bütçede böyle bir öngörü maalesef yok. Özelleştirme İdaresi Başkanlığı hakkında konuşuyoruz. Tereddütsüz ki mahir olunan en önemli konu özelleştirme, AK Parti her şeyi satmaya çok mahir. Bugüne kadar limanları, sanayi kuruluşlarını, stratejik tesisleri, havaalanlarını, yolları, köprüleri, bankaları, sigorta şirketlerini, toprağımızı, her şeyi ama her şeyi sattı. Daha ötesi, bize güvenen Suriyeliler satıldı, dava satıldı, hiç olmazsa Filistin'i satmayın arkadaşlar!” ifadelerini kullandı.
“Milletin Size Verdiği Yetkiye Şımarıklık Yaparak Değil, Teşekkürle Karşılık Verin!”
Bütçe görüşmelerinde detaylı bilgilerin paylaşılmadığına vurgu yapan Çalışkan, “Buraya çıkan iktidar mensubu arkadaşlar bütçe savunmasına başlarken bir kibir ve gururla 22'nci bütçeyi yapmış olmaya ısrarla dem vuruyor. Milletin size verdiği yetkiye şımarıklık yaparak değil, teşekkürle karşılık verin. Bütçenin sayısı değil, içeriği önemli olmalıdır; ne var ki burada hiçbir konuşmacıdan “Şu alana şu kadar miktar yatırım öngördük, bütçe tahsis ettik.”, böyle bir mukayese hiçbir şekilde yapılmadı. Aranızda rektörler var, profesörler var, YÖK bütçesi görüşülürken bekledim ki Şehir Üniversitesi’ne yapılan müdahaleye tepki göstersinler, bilim adına “Yapılan yanlıştır.” desinler, ağızlarını açmadılar. Aramızda hukukçular var, hiçbirisi Adalet Bakanlığı bütçesi görüşülürken ülkemizde yapılan KHK zulmünden, haksızlıklardan, hukuk dışı müdahalelerden söz etmediler.” şeklinde konuştu.
“Bu Bütçede İstihdam, Yatırım, Üretim, Kalkınma, Adalet Yok; Rant Var!”
Hazırlanan bütçedeki istihdam ve yatırım eksikliğine de vurgu yapan Çalışkan, “Bu bütçede istihdam yok, işsizlik var. Bu bütçede yatırım yok, yandaş var. Bu bütçede üretim yok, ithalat var. Bu bütçede adalet yok ama bir kişiye 10 maaş var. Bütçede kalkınma yok ama bol miktarda faizciler var. Bu bütçede EYT’liler, emekliler, asgari ücretliler, memurlar yok; rantçılar var. Bu bütçede depremzedeler yeterince yok ama müteahhitler fazlasıyla var değerli arkadaşlar.” şeklinde eleştirilerde bulundu.
“Önümüze Konulan Hedeflere Göre 2 Defa İflas Etmiş Durumdayız!”
2024 hedeflerinin ülke ekonomisi için tehlikeli bir noktaya işaret ettiğini vurgulayan Çalışkan, “Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcısının bütçe konuşmasındaki tutanakları incelemesini tavsiye ederim, Maastricht Kriterleri’ne göre bütçe açığı yüzde 3’ün üzerinde olursa ‘iflas’ deniyor. 2022’de bütçe açığımız millî gelire oranla %1’di, alkış ama 2024 hedefi %6,4 arkadaşlar; tam iflasın 2 katı. 2 defa iflas etmiş durumdayız önümüze konulan hedeflere göre ki evdeki hesap da çok defa çarşıya uymaz. Üzüntülü taraf şudur ki hangi yüzle bu bütçe bu milletin karşısına getirildi? Bu bütçenin neyini savunuyorsunuz Allah aşkına?” şeklinde sert eleştirilerde bulundu.
“Sizin Ortaya Koyduğunuz Şu Bütçede, Daha Başından İflas Bayrağını Çektiğinizi Ortaya Koyuyorsunuz!”
Artan dış borcun ve bütçe açığının ülke ekonomisi üzerindeki olumsuz etkilerine dikkat çeken Necmettin Çalışkan, “Bu kadar yıl boyunca tam tamına 64 milyar dolarlık özelleştirme yaptınız. İş başına geldiğinizde 130 milyar dolar olan dış borç bugün 480 milyar dolara çıktı. Şurada bekleyen 480 milyar dolar dış borç var, 2024 bütçesinde ise gider 11,1 trilyon, gelir ise 8,4 trilyon hesap ediliyor yani baştan 2,6 trilyon açık. Yani asgari ücretli birisi “11.402 lira maaş alacağım. Bu maaşımın şu kadarı ev kirasına, bu kadarı pazar masrafına gidecek, öyleyse otobüse binmeyip yürüyerek gideyim.” diyor, ay sonunu hesap ediyor ama sizin ortaya koyduğunuz şu bütçede ise daha başından gelirimiz 8,5 trilyon, giderimiz 11 trilyon diyerek zaten iflas bayrağını çektiğinizi tam olarak ortaya koyuyorsunuz.” diyerek hükümetin bütçe politikalarının sürdürülebilir olmadığına dair endişelerini dile getirdi.
“Bu Bütçe İçerisinde Aslan Payını Faiz Almıştır!”
Hükûmetin geçmiş dönemlere odaklanarak çağın gereksinimlerini göz ardı ettiğini ifade eden Çalışkan “Burada arkadaşların rakamsal bazda konuştukları şey şu: Kafaları çok eskilerde; 1943, 1963 yılında, 60 yıl önce, 80 yıl önce Türkiye'de kaç tane okul vardı, bugün kaç tane var? Yeni bir dünyada yaşıyoruz arkadaşlar! Geçen seneyle kıyaslayın, önümüzdeki dönemlerle kıyaslayın. Maalesef bugün, bu bütçe içerisinde aslan payını faiz almıştır. Sayın Maliye Bakanı buradayken, Sayın Cumhurbaşkanımızın nasla ilgi vurgularını duymamış olabilirler, ben kendilerine hatırlatmak istiyorum: “Düşük faize de, yüksek faize de; hepsine karşıyım.” diye Sayın Cumhurbaşkanımız ifadede bulundu. “Dün de düşük faiz diyordum, bugün de düşük faiz diyorum, yarın da düşük faiz diyeceğim. Bu benim tabi olduğum, nastır, bundan asla taviz yoktur çünkü faiz zengini daha zengin, fakiri daha fakir yapan bir illettir.” diyor ama ne hikmetse Cumhurbaşkanımızın da bu sözü sanki dinlenmiyor.” şeklinde konuştu.
“Burada, Sadece “Faizi Nasıl Öderiz?” Sorusunun Hesabı Yapılarak Hazırlanmış Bir Bütçe Var.”
Bütçede sadece faiz ödemelerine odaklanılarak diğer önemli sektörlere yeterli kaynak ayrılmadığını belirten Çalışkan, “Tarıma, çiftçiye, yatırıma, üretime, eğitime, dar gelirliye ayrılan bütçeler artırılmadığı sürece (ülkemizin) iflah olması mümkün değildir. Burada, sadece “Faizi nasıl öderiz?” sorusunun hesabı yapılarak hazırlanmış bir bütçe var. En acısı da şu ki: Geçen yıl 565 milyar olan faiz ödemesi önümüzdeki yıl için 1,25 trilyon, yani faize 2,5 kat daha para ödeyeceğiz. Böyle bir noktada elbette bu bütçenin savunulabilmesi hiçbir şekilde mümkün değildir.” ifadelerini kullandı.
"Bütçe Yönetimi, Kaynaklarını Doğru Kullanımıdır. Faize Aktarılan Bütçe Kesilmediği Sürece Bu Milletin Iflah Olması Mümkün Değildir!”
Ekonomik istikrarın sağlanması için faize aktarılan bütçenin kesilmesi gerektiğini söyleyen Çalışkan, “Değerli milletvekilleri, ben, buraya Ticaret ve Sanayi Odasında 11 yıl yöneticilik yapmış birisi olarak geldim. Bütün iş adamlarının temel problemi önünü görememesidir. Yarın kur ne olacak, enflasyon ne olacak bilemiyoruz. İşsizlerin, gençlerin kaçtığı gibi, yabancı sermaye de ülke dışına kaçıyor. En önemli problem de güvensizlik; açıklanan hiçbir veriye insanlar güvenmiyor, güvenemiyor. Bir taraftan TÜİK, bir taraftan ENAG rakam açıklıyor; çarşı pazarda başka bir enflasyon var, bir de Sadık Ağabey var. Hangisine inanacağımızı bilemiyoruz. Devlet yönetimi. halkına güven vermektir. Bütçe yönetimi, kaynaklarını doğru kullanımıdır. Faize aktarılan bütçe kesilmediği sürece bu milletin iflah olması mümkün değildir.” ifadeleriyle sözlerini tamamladı.