Genel Başkan Yardımcımız ve İstanbul Milletvekilimiz Mustafa Kaya, TBMM Grup Toplantısında yaptığı konuşmada gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Konuşmasına Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu’nu tebrik ederek başlayan Kaya, “Geçtiğimiz pazar günü Gelecek Partimizin 2. Olağan Kongresi’nde yeniden genel başkanlığa seçilen Sayın Ahmet Davutoğlu’nu tebrik ediyor, yeni oluşan yönetimle beraber ülkemizin, milletimizin umudu olma yolunda çok önemli bir mesafe kaydeden Gelecek Partili arkadaşlarımızı kutluyorum.” dedi.
Terörle Mücadelede Zihniyet Değişimi Şart
“Bugün grup toplantımızı yüreğimizde şehitlerimizin derin acısıyla yapıyoruz. Hain saldırılarda şehit olan kahraman evlatlarımıza Allah'tan rahmet, ailelerine ve aziz milletimize bir kere daha sabır ve başsağlığı diliyorum” diyen Kaya, şunları söyledi:
“Tam 40 yıldır teröre, işbirlikçilerine ve destekçilerine karşı mücadele veriyoruz. Elbette bu mücadelemiz kararlılıkla devam edecektir. Ancak diğer tüm sahalarda olduğu gibi terörle mücadelede artık bir zihniyet değişimi şarttır. Bunun da ilk adımı toplumsal barışı tesis etmek olmalıdır. Adalet, eğitim, ekonomi ve dış politikada atılacak adımlarla bütüncül politikalar geliştirmek olmazsa olmazdır. Toplumun yarısını hain ilan eden bir dille teröre karşı mücadele edemezsiniz. Ahlaki ve manevi değerlerimize yaslanmadan, adalete hakim kılmadan terörün kökünü kazıyamazsınız. Güçlü ve bağımsız bir ekonomi geliştirmeden, şahsiyetli bir dış politika takip etmeden terör örgütlerinin ve onların ağababalarının planlarını boşa çıkaramazsınız.
Her seçim öncesi muhalefet partileriyle terör kelimesini yan yana getirmek için üretmeye çalıştığınız algılar en çok da terörle mücadelemize zarar vermektedir. 20 yıldır iktidardasınız. İyi yaptığınız şeyler oldu, yanlış yaptığınız şeyler oldu. Önce biz neyi nasıl yaptık ve bugün neleri de yapmadık ki bugün hala vatan evlatlarımızı toprağa veriyoruz diye başınızı iki elinizin arasına alıp lütfen düşünün. Ardından bu sorumluluklarınızı yerine getirip getirmediğinize dair soru işaretlerini giderecek açıklamalarla aziz milletimizi bilgilendirin.
Müttefik kabul ettiğiniz, dostum hitabıyla seslendiğiniz, her gün limanlarımızdan ticari gemilerin gelip gittiği ülkelerin yöneticilerinin; Mehmetçiklerimize sıkılan kurşunların finansörü olup olmadığını siz bizden daha iyi biliyorsunuz. Irak’da, Afganistan'da Libya'da, Suriye'de hangi adımları attınız? Bunları lütfen bir kere daha düşününüz. Büyük Orta Doğu Projesi dahilinde hangi sözleri verdiniz? Ve verdiğiniz bu sözlerin karşılığında hangi destekleri aldınız? Bugün, Divan Başkanımız da ifade etti, bizlerin bu meclis kürsüsünden ifade ederken gerçekten büyük acı duyduğumuz şehitlerimizi omuzlamamıza sebep olan terör örgütlerinin, hain örgütlerin kuklacıları kimlerdir? Bu kuklacılarla hangi düzlemde ilişki geliştiriyorsunuz? Bush, Obama, Trump, şimdi de Biden. Var mı bunların birbirlerinden farkları? Dördüne de siz meydanlarda heyheylenip kapalı kapılar ardında ne dedilerse yapmadınız mı? Siz onları otel lobilerinden tanırsınız. Biz ise onları Vietnam'dan, Irak'tan, Afganistan'dan tanırız. Irak'tan, Afganistan'dan tanırız.
Kutuplaştırıcı Söylemlerden Vazgeçin
Çevremizi adım adım kuşatıyorlar. Nihai hedef Türkiye dedik. Erbakan hocamız adım adım Büyük Ortadoğu Projesinin bütün boyutlarını, detaylarını anlattı; dinlemediniz. En azından bugünden sonra sorumluluklarınızı kuşanıp kutuplaştırıcı söylem ve eylemlerinizden vazgeçin. Esas olarak kuklacılara nişan alın. Ve iktidarıyla-muhalefetiyle, terörle mücadelenin ülkemizin her bir ferdinin hassas bir konu olduğunu hiçbir zaman aklınızdan çıkarmayın.
Soykırım Görmezden Geliniyor
Bu kuklacılar bugün Filistin'de alçakça katliamlar yapmaya devam ediyor. Yüz gün artık geride kaldı. Günlerdir İsrail göz göre göre soykırım yapıyor fakat görmezden geliniyor. Günlerdir Filistinli mazlumların feryatları yükseliyor ancak duymazdan geliniyor. 2024 yılında hastaneler, ambulanslar, okullar, ibadethaneler vuruluyor. Ama ne yazık ki tek bir somut adım atılmıyor. Gazze'liler sabırla, fedakarlıkla, onurla direniyor. Bir ümmetin yükünü tek başlarına omuzlanıyorlar. Gazze, tüm dünyaya sabır ve mücadele dersi veriyor. Güney Afrika, dünya kamuoyuna hukuk ve insanlık dersi veriyor. Halklar, iktidar sahiplerine vicdan dersi veriyor.
Hak ile Batıl Mücadelesinin Adı Bugün Gazze'dir
İslam ülkelerinin yapamadığını Güney Afrika yaptı. Bu onurlu duruşları için Müslümanlar ve tüm insanlık adına kendilerine teşekkür ediyoruz. Gazze şerefle çarpışıyor. Gazze şerefle direniyor, sadece Siyonistlerle de değil üstelik. Aynı zamanda uluslararası kuruluşların vurdumduymazlığıyla, İslam ülkelerinin acziyetiyle, küresel güç şebekeleriyle ve emperyalizmle çarpışıyor. Dün Çanakkale'ydi, Bosna'ydı, Karabağ'dı mücadelenin adı, bugün Gazze'dir. Hak ile batıl mücadelesinin adı bugün Gazze'dir. Tüm dünyayı ateşe vermek isteyen insanlık düşmanı İsrail sorunu karşısında, artık somut adım atma zamanı gelmiştir. Hep susuldu, görmezden gelindi de ne oldu? İsrail durdu mu? Slogandan, süslü kınama cümlelerinden İsrail anladı mı? Hayır. Öyleyse en azından şu gidip gelen gemileri durdurun. Biz bu gemileri sizin görmeniz, durdurabilmeniz için görevi başında bir milletvekilimizi şehit verdik. Artık uyanın. Artık bu milletin ortaya koyduğu hassasiyeti lütfen dikkate alın.
Geçtiğimiz günlerde Osmaniye'den bir vatandaşımız aradı. Kim olduğunu bilmiyorum. Nereden ulaşmışsa telefonumu bilmiyorum. Bana sorduğu soruyu sizlere arz etmek istiyorum. Dedi ki, ‘Mustafa Bey, Türkiye'nin İsrail'le ticaretinde hedeflediği gelir ne kadar? Kaç milyar dolar? 5 milyar, 6 milyar, 7 milyar, kaç milyar dolar? Allah aşkına bu sesimizi meclise taşıyın; 7 milyarsa 7 milyar, 10 milyarsa 10 milyar kampanya başlatsınlar, bir haftada bu millet o parayı bütçeye koyar!’ dedi. Bu milletin hassasiyetini dikkate alın. Allah aşkına, çeyrek asırdır ABD ve İsrail'in dümen suyundan gidiyorsunuz da neyi düzelttiniz? Hangi yaramıza merhem oldunuz? Bu siyonizmden hangi hayrı gördünüz? Sizin iktidar sürenizi uzatmaktan başka ülkemize ne faydası oldu bu politikaları takip etmenizin?
Yuh Olsun, Yazıklar Olsun Size!
İsrail aleyhine, Filistin lehine somut adımlar atarsak ekonomimiz bozulurmuş, Merkez Bankamız tehdit altında olurmuş (!) Yuh olsun size! Yazıklar olsun size! Bugüne dek onları incitecek bir şey yapmadınız da ekonomimiz çok iyi bir duruma mı geldi? Ülkemizde iktidara gelmek isteyenlerin ve gelenlerin benimsediği çok yaygın, bir o kadar da yanlış kanaatleri budur. Yani derler ki, ‘Efendim bizim küresel sistemle olan ilişkilerimiz bozulmasın.’ Biz size bozun demiyoruz. Güney Afrika kadar da mı olamıyorsunuz? Güney Afrika'nın gösterdiği özgüveni de mi gösteremiyorsunuz? Güney Afrika'nın ortaya koyduğu çabayı da mı gösteremiyorsunuz? Halbuki küresel güçleri karşınıza almadan ülkemizin ve milletimizin hayrına olacak imzaları atamazsınız. Evet, belki iktidara gelirsiniz. Evet, iktidar sürenizi de uzatabilirsiniz. İktidarda 5 yıl, 15 yıl, 25 yıl, 35 yıl kalsanız da Türkiye bir milim ilerleyemez. Aksine her geçen gün durum daha da kötüleşir. Bugün karşı karşıya kaldığımız tabloda zaten bunu çok iyi gözler önüne sermektedir.
Enflasyonu Dizginleyemediğiniz Sürece Sadece Rakamlar Büyür
İnsanımız düne göre çok daha borçlu değil mi? Alım gücü gün be gün erimiyor mu? 17.000 lira olan yeni asgari ücret daha ceplere girmeden erimedi mi? Milyonlarca insanımız açlık sınırı altında bir ücrete mahkum edilmiyor mu? Kendilerine 7.500 lira, bundan önce, maaş reva görülen dün de bakanlar kurulunun ardından Sayın Cumhurbaşkanı'nın yaptığı açıklamayla beraber, en düşük emekli aylığının 10.000 lira olduğunun açıklanmasıyla beraber bir başarı hikayesi daha çıkarmaya çalışıyorlar. Sadece bir istatistiki ifade etmek istiyorum. 2002 yılında bu iktidar iş başına geldiğinde emekli aylıkları asgari ücretin %27 üzerindeydi. Bugün emekli aylığı asgari ücretin, bu son açıklananla beraber, %35-40 altındadır. Başka bir şey söylemeye gerek yok. Şimdi 11.000 lira mı yapalım, 12.000 lira mı yapalım gibi bin bir türlü sözlerle, süslü cümlelerle olay geçiştirilmeye çalışılıyor. Allah aşkına bu şartlarda 10 olsa ne olur, 15 olsa ne olur? Siz enflasyonu dizginleyemediğiniz, kira fiyatlarında bir çözüm bulamadığınız takdirde sadece rakamlar büyür.
İsraf, Rüşvet ve Yolsuzluk Bitmeden Ekonomi Düzelmez
Hep söylediğimiz gibi önce zihniyet değişmelidir. 22 yıldır denenen şeyi 23. kez denemenin bir faydası olmaz olmuyor. İsraf, rüşvet ve yolsuzluk düzenine son vermeden ekonomi düzelmez. Ahlakı, altını çizerek söylüyoruz ve adaleti esas almadan Türkiye düze çıkmaz. Üretim odaklı, güçlü ve bağımsız bir ekonomi uygulamadan insanımızın alım gücü yükselmez. Rant ve beton odaklı yatırım anlayışı yerine hızlı ve yaygın kalkınmayı önceleyen yatırımlar yapmadan insanımız rahat bir nefes alamaz. Küresel güçlerin ülkemize atadığı kimi arkadaşlar aracılığıyla ekonomiler düzelmez. Borç-faiz-borç sarmalını kırmadan bu mübarek topraklara bereket gelmez.
1 Nisan Uyarısı
Vatandaşlarımıza sesleniyorum, maalesef bunlar sadece başlangıç. Esas önümüze konulacak fatura 1 Nisan sabahı ortaya çıkacak. Şimdilik seçime kadar idare et diyecekler, sonrasında 1 Nisan sabahı vergi ve zamlarla beraber nasıl bir Türkiye uyanacağımızı daha iyi göreceğiz.
Bu seçimler bir fırsattır. 31 Mart 2024 seçimleri bir fırsattır. Yokuş aşağı son sürat giden bu kamyonu durdurmak için bir kaçış rampasıdır. İktidara, Mayıs 2023’te oy oranları anlamında bir sarı kart gösterilmiş olsa da sonuç değişmediği için aynı yanlışları misliyle yapmaya devam ediyorlar. Mart 2024 kırmızı kart gösterme seçimidir. Adaletsizliğe, rüşvet ve yolsuzluk düzenine, ekonomik krize, dış politikada atılan yanlış adımlara kırmızı kart gösterme seçimidir. Aynı zamanda yanlış gidişata dur deme seçimidir. Denenmişleri yeniden denemenin bir faydası yoktur.
94 Ruhunun Adresi Bu Çatının Altıdır
Biz Saadet Partisi olarak tüm seçim çevrelerinde iddialı adaylarımızla etkili bir kampanyayla seçime gireceğiz. Birilerine kazandırmak veya kaybettirmek için değil, her yerde kazanmak için seçimlere gireceğiz. Başkan adaylarımızdan meclis üyelerimize varıncaya dek tertemiz ve işinin ehli kadrolarımızla Türkiye'nin ihtiyacı olan politikalarımız ve şehirlerimizin ihtiyacı olan projelerimizle bu seçimlere damga vuracağız.
Belediyecilik bizim işimiz. Nasıl doğru, faydalı ve verimli belediyecilik yapılır, Türkiye'ye bunu biz öğrettik, gösterdik, göstermeye devam edeceğiz. Birilerinin yana yakıla aradığı 1994 ruhunun adresi, bu çatının altıdır; Saadet Partisi'dir. İktidar olabilmek için basamakları o denli hızlı çıktılar ki o ruhun burada kaldığını ancak sıkışınca fark ettiler. O ruh hep bu çatı altındaydı. Belediyelerin kapısına “Rüşvet alan da veren de melundur.” hadis-i şerifini asanlar ve bunu hayatlarında uygulayanlar hep bu çatı altında kaldılar. Şehirlerimize ihanet etmeyecek olanlar, rantı değil, insanı öncelemeyi bilenler işte burada.
Bugün başıboş köpek sorunu diye bir sorun var ve bu sorun büyük bir krize dönüşmüş durumdaysa, bu iş bilmezliğin sonucudur. Bunu bile çözemeyecek kadar acziyet içerisindeler. Çünkü kendilerinin aklına belediye denince ranttan başka bir şey gelmiyor. Biz belediye denilince akla gelen ilk kavramın hizmet olacağı yeni bir dönemi başlatmakla kararlıyız. Şehirlerimizin bağrına bir bıçak gibi saplanan gökdelenleri değil; ağacın yeşilini, gökyüzünün mavisini göreceğimiz şehirlerimizi inşa ve ihya edeceğiz.
Biz, merhametli ve adil olacağız. Planlı ve programlı çalışacağız. Hesap verebilir olacağız. İşi ehline vereceğiz. Kapımızı her zaman herkese açık tutacağız. Asla partizanlık ve ayrımcılık yapmayacağız. Yolsuzluk ve rüşvete geçit vermeyeceğiz. Zorlaştırmayacağız, kolaylaştıracağız. Vatandaşlarımızdan bu ilkelerimize, bu kadrolarımıza oy vermelerini, güç vermelerini rica ediyorum."