Genel Başkanımız Mahmut Arıkan, Yunus Emre Enstitüsü’nde ortaya çıkan yolsuzluk iddiaları ve enstitü başkanının yurt dışına kaçtığı iddialarına ilişkin basın açıklaması gerçekleştirdi.

Kalabalık bir grupla Yunus Emre Enstitüsü önüne giden Genel Başkanımız Arıkan, burada gerçekleştirdiği basın açıklamasında şunları söyledi;

“Bugün Yunus Emre Enstitüsü genel merkezinin önündeyiz. Haftalardır, Türkiye’nin bu çok stratejik kurumu hakkında birçok haber ve iddia gündeme geldi. Bunları da tedirginlik ve öfke ile takip ediyoruz. Şimdi bugün gelinen nokta, hem Türkiye’ye hem de Medeniyetimize yakışmayacak bir hal almıştır. Geçtiğimiz yaz, yolsuzluk şüphesi ile başlayan tartışmalar neticelenmiş, 23 Aralık 2024 tarihinde Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunulmuştur. Şimdi bugün 2025’in ilk günlerinde eski enstitü başkanının Almanya’ya kaçtığı haberleriyle karşı karşıyayız. Şunun altını çizerek ifade etmek istiyorum; bu ülke tarihi boyunca birçok siyasi sığınmacılar gördü, evet! Bu ülke ekonomik sıkıntılar nedeniyle başka topraklara göç edenlere tanıklık etti. Dünya zor şartlar ve çatışmalardan dolayı birçok iltica hareketi gördü. Ama dikkat buyurunuz ilk defa; Türkiye’de, Türkiye’nin çok stratejik bir kurumunun başkanının başka bir ülkeye kaçtığını görüyoruz.

Genel Başkanımız Mahmut Arıkan: “Türkiye Olarak 22 Yıllık Geçmişimizde Nereye El Attıysak Kan ve Gözyaşı Var Maalesef!” Genel Başkanımız Mahmut Arıkan: “Türkiye Olarak 22 Yıllık Geçmişimizde Nereye El Attıysak Kan ve Gözyaşı Var Maalesef!”

Bin yıldır bu topraklar değergamlığı, vakfetmeyi anlatan medeniyetimiz, ilk defa kendi vakfını soyan, bu ortaya çıkınca kaçan bir idareciyle karşı karşıya kalmıştır. Elbette bu yolsuzluk bütün yönleriyle araştırılmalıdır. Ama burada çok  önemli bir soruyu daha sormak istiyorum:

Son 15 gün içerisinde halen mevcut bir bakanın eşi ve ünlü bir siyasetçinin oğlu neden istifa etmiş veya ettirilmiştir? Bu soruşturmanın neresindedirler? Doğrusu; Türkiye, hiçbir zaman böylesine derin bir yozlaşma ile anılmamalıydı. Bugün geldiğimiz nokta, bu yönetim anlayışının ülkeyi getirdiği tablodur. Bugün vakıf medeniyeti ile gurur duyan bu ülke, kendi vakfını soyan idarecilerle yüzleşmek zorunda kalmıştır.

YUNUS EMRE ENSTİTÜSÜ’NE KARŞI DEĞİLİZ, YUNUS EMRE ENSTİTÜSÜ’NÜN SOYULMASINA KARŞIYIZ!

İşte iktidarlar bizim ayrıştığımız yer burasıdır. Bu ülkede yolsuzluk da, yoksulluk da olağanlaştırılmaya çalışılmaktadır. Bizim buna rızamız yoktur! Biz her seferinde gündeme getiriyoruz, Türkiye’nin Yeni Nesil Bir Siyaset anlayışına ihtiyacı vardır.

Bunun için de diyoruz ki: Yeni Nesil Siyaset duble yollara karşı olmak değil, duble yolsuzluklara karşı çıkmak demektir. İşte bugün burada duble yolsuzluk yaşanmaktadır. Yunus Emre Enstitüsü -kendi tabirleri Dünyanın her yerinde Türkiye ile bağ kuran çok kıymetli, çok stratejik bir kurumudur.

Bu yüzden yine diyoruz ki; biz Yunus Emre Enstitüsü’ne karşı değiliz, Yunus Emre Enstitüsü’nün soyulmasına karşıyız. Biz ehliyetsizliğe, liyakatsizliğe karşıyız. Hem ifşa ediyor hem de uyarıyoruz: Yolsuzluk neredeyse, biz orada ve takipte olacağız. Kendi kurumlarını, kendi ülkelerini soyanlar, yetimin hakkını çalanlar, Dünyanın neresine kaçarlarsa kaçsınlar peşlerinde olacağız. Bir gün gelip bu ülkede hesap vermelerini sağlayacağız. Bunun iyice bilinmesini isteriz.”

Editör: Saadet Gündem