Genel Başkan

Seçimlerde İktidara Hazırız

Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, haftalık basın toplantısında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu

Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, haftalık basın toplantısında, basın mensuplarıyla bir araya gelerek gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Yeni bir yılın arifesinde olunduğunu ve seçimler için artık en fazla 6 aylık bir zaman dilimi kaldığına işaret eden Temel Karamollaoğlu, “Saadet Partisi olarak çalışmalarımıza hız verdik, son hazırlıklarımızı da gözden geçiriyor, aynı zamanda hem masa başında hem de sahada aktif bir şekilde çalışıyoruz. Şunu gönül rahatlığıyla söyleyebilirim ki; Saadet Partisi kadroları olarak biz, ruhen ve fiziken seçimlere de iktidara da hazırız!” diye konuştu.

Saadet Partisi teşkilatının tüm kademelerinin her anlamda özverili çalışmalar yürüttüğünü ifade eden Karamollaoğlu, il ve ilçe başkanlıkları, kadın ve gençlik kollarının yoğun bir şekilde çalıştığını söyledi.

Genel Merkez Kadın Kolları’nın geçtiğimiz hafta sonu düzenlediği “Hayata Değer Katan Kadınlar” programının özel ve güzel bir program olduğunu ifade eden Karamollaoğlu, “25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Mücadele Günü’nün hemen ertesinde çok anlamlı bir programı icra ettiler. Bu yıl merhum Prof. Dr. Engin Arık Hanımefendinin anısına ithaf edilen ödül töreninde; ‘İyilik Ödülü’nü alan Ayşe Tuğçe Karas'ı, ‘Kültür-Sanat Ödülü’nü alan Duygu Orak'ı, ‘Girişimci-Üretici Ödülü’nü alan Hüsniye Karakoyun'u, ‘Bilim-Akademi Ödülü’nü alan Doç. Dr. Fatma Zehra Öztek Çelebi'yi, ‘Annelik Ödülü’nü alan eski YİK Başkanımız Oğuzhan Asiltürk'ün eşi Sevinç Asiltürk'ü, ‘Onur Ödülü’nü alan Dr. Saime Gürbüz Hanımefendi'yi, bu programı tertip eden Kadın Kolları Başkanlığımızı ve emeği geçen herkesi yürekten tebrik ediyor, hayatımıza anlam ve değer katan tüm kadınlarımızı canı gönülden selamlıyorum” diye konuştu.

Yeni Anayasa Teklifi

"Parlamenter Sisteme Geçiş" çalışmaları kapsamında bir araya gelerek, yaklaşık bir yıldır birlikte çalışılan partilerle de bugüne kadar epey yol kat edildiğine dikkat çeken Temel Karamollaoğlu, “Pazartesi günü, ‘Güçlendirilmiş Parlamenter Sisteme Geçiş’ ile ilgili anayasa değişikliği teklifimizi kamuoyu ile paylaştık. Ardından da Demokrat Parti Genel Başkanı Gültekin Uysal'ın ev sahipliğinde, 2. turun 3. toplantısını gerçekleştirdik. Öncelikle bu sürece katkı sunan, emeği geçen herkesi ve özellikle komisyon üyelerimizi yürekten tebrik ediyorum. Hemen şunu ifade etmek istiyorum ki; yeni anayasa teklifimiz sadece 6 siyasi partinin değil, 85 milyonun hassasiyet ve beklentileri dikkate alınarak hazırlanmıştır. Gerçekten aylar süren titiz bir çalışma ortaya konulmuş, alanında uzman hukukçuların, akademisyenlerin, STK temsilcilerinin, kanaat önderlerinin ve araştırma kuruluşlarının görüş, değerlendirme ve tekliflerine başvurulmuştur. Aslında biz bu teklifle Anayasa'yı bütün olarak ele alıp, değiştirme iddiasında değiliz. ‘Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem'e geçerken, yeni sistemin daha verimli bir anlayışla yürütülmesini temin etmek için elzem olan konuları ele aldık. Milletimizin ihtiyaç ve beklentilerine uygun bir sistemin ortaya çıkması için azami çaba gösterilmiştir” ifadelerine yer verdi.

Kural Tanımaz ve Keyfi Yönetim Anlayışını Değiştirmekte Kararlıyız

1876 yılında yürürlüğe giren Kânûn-ı Esâsî'den bugüne süregelen 150 yıllık Anayasa geleneğinde yeni bir sayfa açarak çok partili siyasal hayata geçiş tecrübesinden bugüne dek üç çeyrek asırdır hiç şahit olunmamış bir mutabakata imza attıklarını vurgulayan Karamollaoğlu, “Unutmayalım ki; birbirinden çok farklı geleneklere ve programlara sahip 6 siyasi parti, teklif ettiğimiz konularda ittifak ediyor. Bu, çok önemli bir adım. Özellikle uzlaşma kültürünü kazanma babında önemli bir adım. İstişare, çoğulculuk ve uzlaşma ilkeleri doğrultusunda hazırladığımız bu toplumsal sözleşme taslağında; etkin ve katılımcı bir yasama, istikrarlı, şeffaf ve hesap verebilir bir yürütme, bağımsız ve tarafsız bir yargı, kurumsal kültürün hakim olduğu bir kamu yönetimi ile kuvvetler ayrılığının tesis edildiği güçlü, özgürlükçü, demokratik ve adil bir sistemi inşa etmeye kararlıyız. Bizler, bu teklifle en temelde; hukuk devletini ortadan kaldıran, millet egemenliğini tek bir kişinin iradesine hapseden bugünkü kural tanımaz ve keyfi yönetim anlayışını değiştirmekte kararlığımızı ortaya koyuyoruz.” şeklinde konuştu.

Bu Anayasa Taslağı, Ortak Aklın, İstişarenin ve Uzlaşmanın Ürünüdür

Bu çalışmanın sadece yeni bir hükümet sistemi değişikliğinden de ibaret olmadığını ifade eden Karamollaoğlu, yeni bir anlayışla; her koşulda ‘hürriyeti esas alan’ ve 85 milyonun ‘insan onuruna yaraşır’ bir şekilde hayat süreceği yeni bir Türkiye'yi inşa etmek istediklerini vurguladı.

Vatandaşın devlete karşı ödevlerini merkeze alan bir bakış açısı yerine, vatandaşların hak ve hürriyetlerini önceleyen yeni bir paradigma ortaya koyduklarını belirten Genel Başkan Karamollaoğlu, bunun çok önemli bir adım olduğunu, devleti kutsayan ve herkesin sanki devlete çok büyük bir borcu varmış, sanki devlet vatandaşlarının çok üstünde bir yapıymış anlayışı yerine devletin vatandaşa hizmet etmesini önceleyen bir anlayışı ortaya koyduklarını söyledi.

Maalesef, şu an sıkça söylendiğini ancak esas olanın devlet değil ülke ve millet olduğunu ifade eden Karamollaoğlu, “Bu Anayasa’da; tahakküm değil eşitlik, çifte standart değil adalet, baskı değil insan hakları olacaktır. Bu Anayasa’da; milletin özgürlüğü, refahı ve huzuru esas alınmıştır. Ve bilinmelidir ki; bu Anayasa taslağı, tek bir adamın iki dudağı arasından çıkmış değildir! Bu taslak; ortak aklın, istişarenin ve uzlaşının ürünüdür. Saadet Partisi olarak, bu çalışmalarımızın özgür, adil ve müreffeh bir Türkiye’nin kuruluşuna vesile olacağına inanıyoruz. Bu inanç ve kararlılıkla da çalışmalarımızı yoğun bir şekilde sürdüreceğiz” dedi.

Ülkemiz Bir Çıkmaza Sokulmuştur 

Karamollaoğlu, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin Türkiye’yi getirdiği noktanın herkesçe malum olduğunu dile getirerek şöyle devam etti:

“Hem toplumsal hem de yapısal anlamda ülkemiz bir çıkmaza sokulmuştur. Ne yazık ki karşımızda şöyle özetleyebileceğimiz vahim bir tablo durmaktadır; yüksek enflasyon, işsizlik, borçluluk ve giderek artan cari açık, halkın büyük çoğunluğunu esir almış bir yoksulluk, tepeden tırnağa bir israf, rüşvet ve yolsuzluk düzeni, hasara uğramış devlet kurumları, geçmişin birikimi ve geleneğiyle bağı kopmuş bir devlet mekanizması, keyfî işleyen bir hukuk ve yargı sistemi, istişare ve ortak aklı bir kenara bırakmış yürütme erki, gücü zayıflatılmış ve atıl bırakılmış bir yasama. Açıktır ki Türkiye, sadece son birkaç yılda bu denli kötü bir tablo ortaya çıkaran bir sistemle ilerleyemez. Mevcut sistem değişmeden, ekonominin düze çıkması da mümkün değildir. Bu sisteme geçerken dolar kuru 4.8 lirayken, bugün 20 lira sınırına dayandı. Resmi enflasyon %15’lerde iken, bugün üç haneli rakamlara yaklaştı. Yoksulluk ve işsizlik artarken, halkın alım gücü her geçen gün azaldı. Bırakın ev alma hayallerini, artık büyük bir çoğunluk için düzgün bir evde oturabilmek, kirasını ödeyebilmek hayal oldu. Birkaç yıl önce dar gelirli aileler için et almak zordu; şimdi ekmek, süt, yumurta, patates gibi eskiden çok ucuz olan en temel gıda maddelerini bile alamaz hale gelen yüz binler var. Özel okula göndermenin zorluğundan değil, artık devlet okulundaki çocuğunun kantin ve kırtasiye masraflarına yetişemeyen on binlerce aileden bahsediyoruz. Artık özel hastanelere gidemeyenleri değil, devlet hastanelerindeki muayene ücretini ve ilaç parasını dahi denkleştiremeyen binlerce aileden bahsediyoruz.”

Aslan Payı Bu Yıl da Rantiyeciye, Faizciye Aktarılacak

Gündemin önemli başlıklarından bir diğerinin de bütçe görüşmeleri olduğuna dikkati çeken Genel Başkan Karamollaoğlu, bütçenin bir hükümetin kimliği, ekonomi anlayışının aynası olduğunu vurguladı.

Ne yazık ki, bu iktidarın ve bu sistemin bütçe karnesinin de hiç iç açıcı olmadığını belirten Karamollaoğlu, şunları kaydetti:

“2023 bütçesinde faize ayrılan pay; 550 milyar TL! Peki aynı bütçede tarıma ayrılan pay ne kadar? Sadece 64 milyar lira! Tarım Bakanı, sanki bakanlığın tüm bütçesi çiftçiye verilecek gibi bir mantıkla ortaya çıkıyor. Dikkat edin, bir kere bile 18 sene önce kendi çıkardıkları kanunda yer alan ‘Milli Gelirin %1'inden azı tarıma ayrılamaz’ hükmünü uygulamadılar! Tarıma destek için ayırdıkları pay 64 milyar, peki ayrılması gereken tutar en az ne kadardı? Yaklaşık 160 milyar lira! Yarısını bile vermiyorlar! Bu nasıl bir mantık? Şimdi Sayın Erdoğan’a soruyorum; Hani nerede çiftçi? Hani nerde tarım? Nerede üretici? Nerede nas! Cumhuriyet tarihinin en büyük faiz rekorunu kıracaksınız, Ulaştırma, eğitim, tarım, sağlık neredeyse bütün alanlardaki yatırımları toplasanız, faize ödenen paraya yetişemeyecek; sonra da kalkıp kürsülerde ‘nas var, nas’ diye nutuk atacaksınız! Hem Cumhuriyet tarihinin en yüksek faiz ödemesini yapacaksınız; hem de faiz lobisinden şikayet edeceksiniz! Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu! Bu hükümetin hazırladığı her bütçede olduğu gibi; bu bütçede de çiftçi yoktur, emekli yoktur, asgari ücretli yoktur! Memur, işçi, emekçi yoktur! Kıt kanaat ayakta durmaya çalışan esnaf ve sanatkar yoktur, üretici yoktur! Aslan payı bu yıl da rantiyeciye, faizciye, yani bir avuç mutlu azınlığa aktarılacaktır. Yine en çok faiz lobisi ve bankalar kazanacaktır. Rakamlar bunun habercisidir. Denk bütçe yapmadan, faiz lobisini engelleyemezsiniz! Havuz sistemini kurmadan, sömürüyü önleyemezsiniz! Üretim ve ihracat seferberliği başlatmadan, ekonomiyi düzeltemezsiniz! Ve her işin başına ‘Önce Ahlak ve Maneviyat’ düsturunu koymadan, haksızlığı ve ahlaksızlığı asla önleyemezsiniz!”

Erbakan Hocamız Kim Siz Kim? 

Bütçe görüşmeleri sırasında bir bakanın; "Dünyada devletin fabrika kurduğu zamanlar geride kaldı" cümlesini hatırlatan Karamollaoğlu, “Kapitalist ülkeler için bu doğru ama % 100 doğru demek isabetli olmaz! Peki, devletin market açtığı dönemler geri de kalmadı mı? Devletin inşaat yaptığı dönemler geride kalmadı mı? Fabrika yapmaz dediğiniz iktidarınız hayvancılık yapıyor; Romanya’dan, Ukrayna’dan, hatta Uruguay'dan hayvan ithal edip, kendi besicisinin karşısına rakip olarak çıkıyor! Fabrika yapmaz dediğiniz iktidarınız, kendi arazileri ekilmeyi beklerken; yurt dışında arazi kiralayıp, kendi çiftçisinin karşısına rakip olarak çıkıyor! ‘Devlet fabrika yapmaz’ diyenler, inşaata gelince Türkiye’nin en büyük müteahhidi oluyor! Arada Konya'ya gittiğiniz zaman, genelde de Saadet Partimize yönelik algı üretmek için hatırladığınız Erbakan Hocamız kim, siz kim? Milli Görüş anlayışıyla bugünkü iktidarın hiçbir alakası yoktur! Merhum Liderimiz; ‘Ben bunları tanıyorum. Bunlar bir leblebici dükkanı bile idare edemezler, batırırlar’ demişti ve her zaman olduğu gibi yine haklı çıktı maalesef!” diye konuştu.

Bugünkü İktidarı, Zihniyeti ve Sistemi Değiştireceğiz

İktidarın bu gerçeklerin konuşulmasını önlemek için, her zaman yaptığı gibi soyut, afaki ve hamaset dolu cümlelerle süreci yönetmeye çalıştığını anlatan Karamollaoğlu, sürekli gündemin ortasına ‘sis bombaları’ atarak dikkatleri başka yerlere çevirmeye çalıştıklarını ifade etti.

İktidar yetkililerinin yaptığı her açıklamanın güveni tesis edeceğine, endişeyi arttırdığını belirten Karamollaoğlu, Türkiye’nin hamasete değil, gerçekten köklü yapısal dönüşümlere ihtiyacı olduğunu, yeni Anayasa teklifinin, bu değişimin en önemli adımlarından birisi olacağını söyledi.

Adil, güçlü, müreffeh ve demokratik bir Türkiye’yi kurmaya kararlı olduklarını dile getiren Karamollaoğlu, sözlerini şu şekilde tamamladı:

“Her şeyden önce, anlayamadığınız bir problemi çözemeyeceğinizi anlamaya mecbursunuz! Bu iktidar ülkemizin ve insanımızın problemlerinin gerçekte ne olduğunu ya anlamıyor ya da anlamazlıktan geliyor. Bu nedenle sürekli olarak ya çözüm üretmiş gibi anlatıyorlar ya da çözüm üreteceklermiş gibi yeni sözler veriyorlar! Buradan tüm vatandaşlarımıza sesleniyorum; ‘-mış gibi yapan’ bu iktidarı, bu zihniyeti ve ‘her şeyin tek bir kişinin iki dudağı arasından çıkan söze göre şekillendiği’ bu sistemi hep birlikte değiştireceğiz. Sizlerin onayı, güveni ve desteğiyle bunu başaracağız. Bu değişiklik, hem gereklilik hem de artık bir zorunluluk haline gelmiştir. Ekonomi, adalet, eğitim, tarım, sağlık, dış politika. Her bir alanda yaşadığımız tıkanıklıkları aşmanın yolu buradan geçmektedir. Milyonlarca insanın sabahın ayazında, gecenin karanlığında işe gidip, gün boyu alın teri döktükten sonra eline geçen parayla bir kilo peyniri dahi zor alabilmesi karşısında hepimize düşen sorumluluklar var; hem siyasiler olarak hem de vatandaşlar olarak bunu asla unutmayalım.”