Genel Başkanımız Mahmut Arıkan, 6 Şubat Depremlerinin yıl dönümü dolayısıyla Hatay’da incelemelerde bulundu.
Uzunçarşı esnafı ve vatandaşları ziyaret ederek konteyner kentlerde yaşayan depremzede ailelerle bir arayan gelen, sorunlarını dinleyen Genel Başkanımız Arıkan, deprem bölgeleriyle ilgili değerlendirmelerde bulundu.
Türkiye’nin 6 Şubat 2023’te acı bir güne uyandığını dile getiren Arıkan, şunları söyledi;
“Bugün bu acı günün ikinci yıl dönümündeyiz. Zamanın akışı, yaşadığımız kayıpları, hissettiğimiz acıları bizlere unutturmadı. Bugün ziyaretlerimizde, gün boyu ziyaretlerimizde bunu iliklerimize kadar hissettik.
Biz depremin ikinci yılında bölge ziyaretlerimizde pek çok yaranın sarıldığını ümit ediyorduk. Hükümet yetkilileri tarafından yapılan açıklamalar bizlere bunu işaret ediyordu. Fakat bugün karşılaştığımız tablo bunun tam aksine karşımızda sadece bir doğal afet değil, birbirine eklemlenmiş ihmaller zinciri, siyasi menfaatlere kurban edilmiş şehirler ve belirsizliklerle dolu kocaman bir yıkım tablosu var.
DEPREM BÖLGELERİNDE HAYAT NORMALA DÖNMÜŞ DEĞİL!
Tam arkamda konteyner kent var, insanlarımızı dinledik, esnaflarımıza uğradık, dertlerini dinledik. Manzara şu; 6 Şubat depremlerinin oluşturduğu mağduriyetler maalesef Hatay'da da diğer illerimizde de büyük oranda devam ediyor. Elbette medyaya yansıyanlar kadarıyla yapılan konutlara yerleşen vatandaşlarımız var. Yapılan bazı çalışmaları da burada gördük ama büyük oranda bölgede hayat henüz normale dönmüş değil.
Konteynerler maalesef üzülerek ifade ediyorum kalıcı hale gelmiş vaziyette. Konteynırlarda yaşayan insanlarımızın sayısında düşme söz konusu değil. Konteyner sayılarımızda düşme söz konusu değil. Konteyner kentlerde elektrik, su, altyapı problemleri hala devam ediyor. TOKİ’nin şehirdeki diğer ihalelerin dağıtımında süreç şeffaf değil, ihaleleri kim alıyor, neye mal oluyor açıklanmıyor.
Evlerini teslim alanların bir bölümü ev henüz natamam olduğu halde evlerine oturmak durumunda kalıyorlar ya da ciddi kayıplara maruz kalıyorlar. Hatay'da bugün yaptığımız gezilerde şunu da gördük; kirli su problemi hala çözülebilmiş değil. Özellikle köylerde insanların arsalarına yaptıkları betonarme evlere ruhsat bulunmadığı gerekçesiyle elektrik abonelikleri verilmiyor. Konteynırlarda doğalgaz kaçağı sorunu yaşanıyor. Konteyner kentlerde denetimsizlik sonucu çıkan yangınlar maalesef çok ciddi hasarlara sebep oluyor.
Şehirde gün boy gördük. Çok ciddi bir trafik problemi var. Bölgede yapılan çalışmalar sonucu özellikle ağır vasıta araçların yoğunluğu ve trafiği aksatması gözümüzden kaçmadı. Hatay'da yapılan faaliyetler nedeniyle şehir çok ciddi bir şekilde toz bulutuna bürünmüş vaziyette. İşletmelerin hemen yanında taş ocakları, hazır beton tesisleri ciddi mağduriyetlere yol açıyor. Hatay adeta bir şantiye alanına dönmüş durumda. Şehirde önümüzde özellikle önümüzdeki yıllarda asbest kaynaklı sorunlar başta olmak üzere ciddi sağlık sorunlarının ortaya çıkması söz konusu.
Bir diğer husus deprem bölgesiyle ilgili şehirlerde bugüne kadar açıklanmış bir master plan olmadığını gördük. Esnaflara yaptığımız ziyaretlerde, konteyner ziyaretlerinde önümüzdeki dönemin planlamaları ile alakalı büyük bir belirsizliğin olduğu net bir şekilde gözüküyor. Sürekli bir yerler rezerv alanı ilan ediliyor, kamulaştırılıyor. Deprem sonrasında bazı vatandaşlar kendi imarlı arsalarına ev yaptı veya hasarlı evlerini inşa ettiler. Ancak ayrım yapılmaksızın bu evlerin bulunduğu arsalar da rezerv alanına ilan edilerek birçok insan mağdur edildi. Biz sorunların çözülmesini iki yıl sonra yaptığımız bu ziyarette görmeyi beklerken kerameti kendinden menkul rezerv alanı uygulaması bu bölgeye getirildi. Meclise bunun olmaması için milletvekili arkadaşlarımız büyük mücadele verdi. Ama iktidar getirdiği teklifi virgülüne bile dokunmadan yasalaştırdı.
Bölgedeki bugün dikkatimizi çeken bir diğer husus mücbir sebep uygulaması. Esnaflarımız vergilerini ödemek için büyük sıkıntılar çekiyorlar. Ancak Maliye Bakanlığı üç ay gibi altı ay gibi uzatmalarla esnaflar arasında ciddi problemler oluşturuyorlar. Bu durum esnaf ve iş insanlarının geleceğe matuf kaygılarını artırmakta. Hatay ve diğer deprem illerinde iş sorunu işsizlik sorunu da her geçen gün artarak devam ediyor. Esnaf konteyner çarşılarda iş yapmaya çalışıyor. Eğer bu iş yerleri muhafaza edilmezse, bu esnafların sıkıntıları giderilmezse birçok esnafımız hatayı terk edeceğini bugün bizlere ifade ettiler.
DEPREM BÖLGELERİNDE İNSANLARIN UMUDU KALMADI!
Deprem bölgesinde belki de en önemli sıkıntı umutsuzluk, insanların geleceğe dair umutsuz olması. Hatay'da hiç kimse 3 yıl sonrasını hayal edemiyor. Belirsizlik nedeniyle insanlar gelecek planı yapamıyorlar. Şehirde güvensizlik her geçen gün artıyor. Sürekli belirsiz açıklamalar insanlarımızı karamsarlığa itmeye devam ediyor. Bugün burada, 6 Şubat'ta kaybettiklerimizi anacak vatandaşlarımızın acılarını paylaşacağız. Ama bugün buraya, bölgeye bir hafta boyunca yaptığımız ziyaretlerde sadece bunlar için gelmedik. Verilen sözleri unutturmamak, yerine getirilmesini sağlamak, takipçisi olmak için bölgeyi ziyaret ediyoruz. Yeni acıların yaşanmaması için gerekli tedbirlerin alınması için çalışmalar yapmaya devam ediyoruz. Buradan 6 Şubat'ın ikinci yılında bütün Türkiye'ye Hataylıların. Adıyamanlıların, Kahramanmaraşlılar, sesimi duyan var mı feryadıyla seslenmek istiyorum.
SESİMİZİ DUYAN VAR MI?
Hataylının sesini duyan var mı? Adıyamanlının sesini duyan var mı? Kahramanmaraşlının sesini duyan var mı? Malatyalının sesini duyan var mı? Depremde çocuğunu kaybetmiş babanın sesini duyan var mı? Hala cenazesine ulaşamamış insanların feryadını, sesini duyan var mı? Her depremden sonra enkazın başında canla başla gayret eden görevlilerin cılız da olsa bir karşılık bulabilmek, bir yaşam belirtisi bulabilmek için ağızlarından dökülen bu çağrıyı, bu soruyu, bu haykırışı ben de henüz deprem olmadan, afetten sonra değil, öncesinden haykırıyorum. Sesimizi duyan var mı hepimize büyük bedeller ödeten, 17 Ağustos ve 12 Kasım depremlerinin ardından iş başına gelen, 23 yıldır ülkeyi yöneten ancak Türkiye'yi depremleri dirençli hale getirmek için üzerine düşeni yapmayan iktidara sesleniyorum. Sesimizi duyan var mı?
Seçimlerden önce insanımıza kentsel dönüşüm, yaşanabilir şehirler sözü verip şehremini olarak iş başına gelen ancak mazbatayı aldıktan sonra bunlar maliyetli işler diyerek başka bahara erteleyen yerel yöneticilere sesleniyorum; sesimizi duyan var mı? Fay hatları üzerinde yapılaşmaya, sıvılaşma riski olan zeminlere bina yapılmasına izin verenlere, denetim görevini ihmal edenlere, rant uğruna binaların kolonları kesenlere sesleniyorum sesimizi duyan var mı.
Nasıl daha çok kar elde edebilirim hırsıyla kat üzerine kat çıkıp kasasını dolduran ancak malzemeden çalarak insanımıza ev değil tabut satan aç gözlere sesleniyorum sesimizi duyan var mı?
BİR KERE DE FELAKETTEN ÖNCE MİLLETİMİZİN SESİNİ DUYUN!
Felaket ve katliama dönüşen her büyük depremden sonra duyduğumuz bu haykırışı bundan sonraki depremlerde duymamak için bu kez depremden önce bunu yapmak istiyorum. Bir kere de felaketten önce milletimizin sesini duyun. Bir kereden önce insanların sesine kulak verin, bilim insanlarının uyarılarına kulak verin. Biz Saadet Partililer olarak, 6 Şubat depremlerinin ikinci yılında insanlarımızın sesini duyurmak için haykırıyoruz.
Türkiye bir deprem ülkesidir. Ancak bir felaketler ülkesi olmamalıdır. Bizim aziz milletimiz bizim Hataylı, Adıyamanlı hemşerimiz en iyisini hak etmektedir. Bunun temeli için, bunun temini için son takatimize kadar çalışacağız. 6 Şubat depremlerinde hayatını kaybeden vatandaşlarımıza bir kez daha Cenab-ı Allah'tan rahmet diliyorum. Geride kalanların acılarını paylaşıyorum. Depremde etkilenen tüm illerimizi düğün evi gibi cıvıl cıvıl yapana kadar, bu çocuklarımızın yüzlerini güldürene kadar, esnafımızı gününden emin olana kadar, şehirde rahat bir nefes alabilene kadar Saadet Partisi olarak çalışacağımıza sizlerin huzurunda söz veriyoruz.”
Arıkan, konteyner kent ziyaretinin ardından deprem şehitleri mezarlığını ziyaret etti.