Genel Başkan

Genel Başkanvekilimiz Mahmut Arıkan: “Bütün İnsanlık Siyonist Zulmü İle Karşı Karşıya”

Genel Başkan Vekilimiz ve Kayseri Milletvekilimiz Mahmut Arıkan, Uluslararası Gençlik Forumu (IYFO) ve Anadolu Gençlik Derneği’nin (AGD) düzenlediği “Aksa Tufanı Ümmetin Geleceği” programına katıldı.

Genel Başkanvekilimiz Arıkan, programda yaptığı konuşmada şunları söyledi:
“Bizim için 4.000 yıllık bir mikrop olan Siyonizm ve onun son uzantısı İsrail 1948’den beri bölgemizi kaosa sürüklemiştir. Arz-ı Mevud hikayesiyle öfkesini diri tutan Siyonistler, bu uğurda kan dökmekten, çocuk öldürmekten ve savaş suçu işlemekten asla geri durmadılar. 7 Ekim’de başlayan savaş; İsrail’in asla merhamet göstermeyeceğinin ve hedefinin tüm bölge olduğunun kanıtıdır. Tahrif edilmiş Tevrat’ta geçen ‘sizden büyük ve kuvvetli milletlerin mülkünü alacaksınız. Ayak tabanınızın basacağı her yer sizin olacak’ cümlesi bu sınırların Orta doğu ile kalmayacağını işaret etmektedir. Ve yine Tesniye bölümünde geçen; ‘Rab, kendisine has bir kavim olmak üzere seni seçti’ cümlesi Siyonist zulmü ile bütün insanlığın karşı karşıya olduğunun en açık delilidir.

NETANYAHU’NUN YEŞAYA KEHANETİNİ HATIRLATMASI STRATEJİK BİR HAMLEDİR

Bunu kesin olarak nereden biliyoruz? Aslında bunun ipucu, savaş başlayalı henüz 20 gün olmuştu, Netanyahu tarafından verilmişti. O gün üstünde hiç durulmadı ama
Netanyahu 20 gündür süren savaşın belki 1 yıl belki 10 yıl devam edebileceğinin sinyallerini vermişti. Ne demişti Netanyahu? ‘Artık tek bir amaç için bir araya gelmenin zamanıdır; zafere ulaşmak için hızla ilerlemek. Ortak gücümüz ile haklılığımıza ve Yahudi halkının ebediliğine olan derin inancımızla Hamas’a karşı Yeşaya kehanetini göreceğiz’ Netanyahu bunu 26 Ekim 2023’te söylemişti. Ne diyor Yeşaya Kehaneti’nde? ‘Ülkenden şiddet, sınır boylarından soygun ve yıkım haberleri duyulmayacak artık. Surlarına kurtuluş, kapılarına Övgü adını vereceksin.’ Netanyahu bu kehaneti hatırlatması, stratejik bir hamledir. Bu savaştan sonra Büyük İsrail devletinin kurulacağını ilan etmektedir. Bu sebeple, 7 Ekim’den itibaren, İsrail’in bu soykırım tipi yaklaşımı bir tesadüf değildir! 
Şimdi bölgemiz tamamıyla, İsrail tarafından savaş çekilmeye çalışılıyor. Geçen hafta yaşanan Lübnan’daki siber saldırı, sınır hattında devam eden İsrail-Hizbullah çatışmalarıyla gerginlik giderek tırmanıyor. Tüm yaşananlar düşünüldüğünde; başta bölgemizi ve mazlum İslam coğrafyasını istikrara kavuşturmak için Uluslararası ve yaptırım gücü olan bir yapıya ihtiyaç bir kez daha ortaya çıkmaktadır. İşte, Birleşmiş Milletler her seferinde, samimiyetsiz girişimlerle; sadece dünya kamuoyuna göstermelik birkaç tiyatro dışında bir şey yapmamıştı.

ÇAN ÇALARAK, RUH ÇAĞIRILARAK DÜNYAYA SAADET GETİRİLEMEZ

21 Eylül esasen önemli bir gündü. 2001’den bugüne Birleşmiş Milletlerin kararı ile her yıl 21 Eylül “Barış Günü” olarak kutlanıyor. Hatta bir de bu barışa katkı sunmak için Birleşmiş Milletler Merkezindeki Barış Çanı çalınıyormuş. 1 yıldır devam eden savaş ve soykırım göz önüne alındığında çan çalarak, ruh çağırarak barışı arayan bir kuruluşun dünyaya saadet getiremeyeceğini rahatça söyleyebilirim. 
Unutulmamalıdır ki, Gazze’de Ateşkes Çağrısını ABD iki kere veto etmiş, dünya kamuoyunun aksine gösterdiği tavır sadece yanına kar kalmıştır. İki gün sonra, Birleşmiş Millet Genel Kurulu gerçekleşecek. Buradan da Gazze için, Filistin için ve İslam Dünyası için bir şey çıkmayacağını gayet iyi biliyoruz. Evet! Bu düzen, Siyonizm ve ırkçı emperyalizmin bir uzantısıdır. İnsanlığa saadet getirmesi mümkün değildir. 
Şimdi bugünler de biz, bir kez daha Erbakan hocamızın; ‘Müslüman Ülkeler Birleşmiş Milletler Teşkilatı’, ‘Müslüman Ülkeler Savunma İşbirliği Teşkilatı’, ‘Müslüman Ülkeler Ortak Pazarı’ ve ‘D-8 vizyonunu’ çok daha iyi idrak ediyoruz. 
Elhamdülillah asla ümitsiz değiliz. Çünkü bugün bu salonda çok önemli bir toplantıyı icra ediyoruz. Erbakan hocamızın dostu, Asya’dan ‘Yeni Bir Dünya’nın kurulabileceğini bize göstermiş, Muhterem Abdulhadi Awang beyefendi aramızdalar. Kendisi Erbakan Hocamız için ‘o benim siyasi işlerde hocamdır’ demişti. Evet! kendisi de bizim hocamızdır ve ‘Yeni Bir Dünya’ yolunda en büyük işleri birlikte başaracağımıza inanıyorum. Biz kendisini Malezya’nın kalkınmasının mimarı olarak biliriz. Adil Ekonomik Düzen’in nasıl gerçekleştirileceğini göstermesinden biliriz. Erbakan hocamızla birlikte, D-8’in ve İslam Birliğinin gerçekleşmesi noktasındaki gayretinden biliriz. 

HEDEFİMİZ YENİ BİR DÜNYA

Tüm bunlar ışığında, Aksa Tufanı’nın 1. yıldönümünde bu toplantımızın çok kıymetli olduğunu düşünüyorum. Hedefimiz D-8 ve İslam Birliğinin kurulmasıdır. Eğer biz bunu başarırsak, İslam coğrafyasına yeniden umut oluruz. Ama bu da yetmez hedefimiz Yeni Bir Dünya’dır. İçinde bulunduğumuz dünyadaki çarpıklıklar, mevcut global sömürü sisteminin iflas ettiğinin göstergesidir. Hiç kimse bu dünyanın adil temeller üzerine kurulduğunu iddia edemez. Bugün dünyamızda yaklaşık 8 milyar insan yaşıyor.  Bunların hepsi eşit yaratılmasına rağmen nimetlerin eşit olmadıkları çok açıktır. Dolayısıyla bu sistemin, bu nizamın yürümesi mümkün değildir. Bu düzen, bir ezilen-ezen düzenidir. 
Adil düzen, Adil Ekonomik düzen şarttır. Bizler İnşallah ‘Yeni Bir Dünya’nın öncüleri olarak; bütün masum ve mazlumlara umut olacağız. Allah yardımcımız olsun.”