Genel Başkanımız Temel Karamollaoğlu, Saadet-Gelecek Grup Toplantısında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Acılı bir günde olduklarını belirten Genel Başkanımız Karamollaoğlu, şunları dile getirdi:

"Dün gece yaşananlar hepimizi derinden etkiledi. Aslında bu kadar büyük bir vahşeti bekliyor muydunuz deseniz şahsen ben beklemediğimi söylerdim. Ama vahşetin, vahşi insanların tavrının maalesef bir ölçüsü, zamanı olmuyor. Bundan dolayı da hem bir şok yaşıyoruz hem de aslında yaşadığımız bu şoktan dolayı da kendi kendimize biraz hayret ediyoruz. Biz hafta sonunda Sayın Davutoğlu ile beraber İstanbullularla aslında Türkiye’mizin dört bir yanından gelen, duygularımıza tercüman oldukları bizim de onların duygularına tercüman olduğumuz muhteşem bir miting yaptık. Yüzbinlerce kardeşimiz oradan dünyaya bir mesaj, zalimlere gözdağı, mazlumlara da moral vermeye çalıştı. Yüz binlerce insanımız Maltepe Meydanı’nda özgür Filistin için haykırdı. Ne yazık ki karşılaştığımız manzara tahminlerimizin ötesinde. Dün toplama kamplarından şikayet edenler bugün Gazze’de 21. yüz yılın toplama kampını oluşturdular. Dün soy kırımdan şikayet edenler bugün Gazze’de çoluk çocuk kadın erkek genç yaşlı demeden tarihin en acımasız katliamlarından birini gerçekleştirdiler. Dün sürgünden, zulümden, kıyımdan şikayet edenler bugün dünyanın gözü önünde en büyük zulümleri gerçekleştirmekten geri durmuyorlar. Dün gece bir hastanenin Gazze’de vurulması zannediyorum ki bu zulmün zirvesi oldu. Önce biraz tereddüt ettiler onu sonuna kadar sahiplenelim mi sahiplenmeyeli mi diye. Arkasından da hiç utanmadan, sıkılmadan bunu kendilerinin yapmamış olabileceğini söylüyorlar. Yapmadık da diyemiyorlar tam olarak. ‘Önce bir danışmamız, sormamız lazım acaba hakikaten bundan bizim elemanlarımızın da bir payı var mı?’ gibi saçma sapan söylemlerle kendi kendilerini oyaladılar. Ama sonradan fecaatin büyüklüğü daha açık bir şekilde ortaya çıkınca bu sefer reddetmeye böyle bir şeyi kendilerinin yapmadığını söyleme aşağılığını gösteriyorlar. Hem yapıyorlar hem de bu işin boyutlarını, tepkinin boyutlarını görünce bundan imtina etmek için yol arıyorlar. Öyle bir güne denk geliyor ki ABD başkanı ta Amerika’dan adeta bu zulmü teyit etmek, onlarla beraber bu zulmün, bu vahşetin coşkusunu yaşamak için geliyor. Hakikaten hiç utanma arlanma duygusu yok. Amerika buna alışık. 2. Dünya harbi bittiği zamana atom bombasını her ne kadar boş yerlerde denemişlerse bile bunu birde Japonya üzerinde deneyelim diye iki şehri atom bombası ile vurmaktan imtina etmediler. Bu kadar aşağılık bir topluluk haline geldi. Yöneticiler için söylüyorum. Amerikan toplumu için söylemiyorum. Amerikan toplumu çok karmaşık her yerden gelen insanlar var. Bugün hakikaten beni sevindiren hususlardan bir tanesi Biden’in kendi partisinden birçok milletvekilinin bu tavrını tasvip etmediğine şahit oluyoruz. Yani fikir ve düşünce hürriyeti bir bakıma karşılığını buluyor ama bizim bunu tasvip etmemiz bunu şöyle veya böyle hafife almamız kesinlikle mümkün değil

"BÖYLE ZULÜMLER KARŞISINDA SADECE ACZİYETİNİ İFADE ETMEK ZAAFA İŞARETTİR"

Bu bir milat oldu. Neredeyse bir hastanenin hem de o bölgenin en büyük hastanesini tam kalbinden vurmak hasta, perişan, ayakta duramayan insanlar katledildi. İnsan şöyle geriye dönüp baktığında ben başka bir ülkede şöyle bir durumun tezahür edeceğini düşünmezdim. İsrail yönetimi kendi yönetimi dışındaki insanları insan olarak tarif etmek istemiyorlar. Hayvan tabirini kullanıyor hayvandan kendilerinin daha aşağı olduğunu ispat etmek için. Hayvanlara bile böyle bir muamele yapılamaz.

Yaşadığımız dünya garip dünya. Biz bu dünyanın nasıl bir dünya olduğunu yavaş yavaş öğreneceğiz. Dün Gazze’de hastaneye yapılan saldırı bunun en açık delilidir. Bunlar bu kadar utanmaz. Hem yapar hem de yeri geldiği zaman ‘kim demiş’ bunu bizim yaptığımızı diye iddiada bulunmaya kalkarlar. Ne yapıyoruz şu anda biz? İnsanlığa karşı hak ilan edenlerin karşısında şikayetlerimizi dile getiriyoruz. Üzülerek ifade ediyorum ama bizim yaptığımız hakikaten doğru mu, yeterli mi? Böyle zulümler karşısında sadece acziyetini ifade etmek sadece zaafa işarettir. Neden somut adımlar atmıyoruz da sadece şikayetle uğraşıyoruz. Sormamız icap ediyor Amerikan uçak gemisinin Akdeniz’de ne işi var? Biri yetmedi ikincisi geliyor. İngilizler daha büyük bir güçle Doğu Akdeniz’e yığınak yapmaya başladı. Kim var karşılarında? Aslında bütün İslam ülkeleri sıraya girdiler. Ne için? İsrail’in varlığını kabullenmek için.

TEPESİNE YUMRUĞU VURMADIĞIN MÜDDETÇE HER ZAMAN BAŞINI YUKARIYA KALDIRMAYA ÇALIŞIR"

Tabii biz Amerika İngiltere gemileri bu bölgeye gelirken yığınak yapanken ‘biz ne yapıyoruz’ diye sorma ihtiyacını duyuyoruz. Sayın Erdoğan son zamanlardaki çıkışlarıyla kısmen yüreğimize su serpti onu da söyleyeyim. Bu gidişata rıza göstermediğini söyledi ama yetmez. Çünkü hükümetlerin tavrı bizim gibi sadece sözle geçiştirilemez. Biz İstanbul’da bir araya geldik yüz binleri topladık haykırdık, lanetledik yapılan yanlış işleri. Buna bizim gücümüz yeter de iktidar bunun çok ama çok ötesinde adımlar atmaya mecbur. Neden İslam İşbirliği Teşkilatı toplanmıyor? Hemen, ilk günden itibaren. Neden D-8’lerle ilgili adım atılmıyor? Aslında bugün iktidarın bu adımları atmaya bu adımların atılmasına imkan sağlamaya ihtiyacı var. Biz kendi coğrafyasında kendi planlarını yapamayanların başka planlar içinde bir figüran haline düşeceklerinden endişe ederiz. Onun için tekrar tekrar sorma ihtiyacı duyuyoruz Amerika ve İngiltere’nin yaptığını Türkiye neden çevresindeki İslam ülkeleri ile birlikte bir araya gelip çözüm üretemiyor? Fiili çözüm. Sadece fikri bazda değil.

Ben şundan eminim eğer biz iktidarda olmuş olsaydık bugün muhalefetin bizim gösterdiğimiz tepkiyi göstermesine ihtiyaç duyulmazdı. Neden? Gereği yapılıyor olurdu. Çünkü biz İsrail’in hangi dilden anlayacağını biliriz ve o dilden konuşuruz. Biliriz ki çocuk hastanesini bile bombalama cüretini gösteren, insanlık dışı bir tavrı benimseyenlerle konuşulmaz. Bir yere gidemezsiniz. Onlar güçten anlar. Tepesine yumruğu vurmadığın müddetçe her zaman başını yukarıya kaldırmaya çalışır. Biz buna rıza kesinlikle gösteremeyiz.

"MAVİ MARMARA'NIN HESABINI SORMAZSANIZ MAVİ VATANI KORUYAMAZSINIZ"

Biz süratle bir takım adımları atmak mecburiyetindeyiz. İnsani yardım malzemelerini biz göndeririz. Sivil toplum kuruluşları gönderir. Halk gönderir ama iktidarda bulunanlar çok daha fazlasını yapmak mecburiyetindedirler. Hiç kimse kuru açıklamalarla, kınamalarla, üç beş yardım paketiyle kendi vicdanını rahatlatmaya çalışmamalı. Tıpkı milli mücadele yıllarında olduğu gibi bugün de yedi düvel bir araya geldi, aynı mücadeleyi bu sefer kendi topraklarımızda değil Filistin’de sergilemek mecburiyetinde bırakıldı. Mavi Marmara’nın hesabını sormazsanız mavi vatanı koruyamazsınız. Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin güvenliği Kudüs’ün güvenliğinden bağımsız değildir. Bunu bilmek mecburiyetindeyiz.

Genel Başkan Vekilimiz Mahmut Arıkan: “Bu Ülke İçin En Büyük Beka Sorunu Sizin İş Bilmezliğinizdir!” Genel Başkan Vekilimiz Mahmut Arıkan: “Bu Ülke İçin En Büyük Beka Sorunu Sizin İş Bilmezliğinizdir!”

Yedi düvel yine bir araya geldi. Biz bunun karşısında durmaya mecburuz. ABD Başkanı ta Amerika’dan hem de bu yaşına rağmen kalkıp İsrail’e destek vermek için geliyorsa, bu zulmüne rağmen İngiliz başbakanı gelebiliyorsa, biz neden çevremizdeki İslam ülkelerini ayağa kaldırmak için bir gayretin içine girmeyelim?”

WhatsApp Image 2023-10-18 at 11.03.54WhatsApp Image 2023-10-18 at 11.03.54 (1)WhatsApp Image 2023-10-18 at 11.03.55WhatsApp Image 2023-10-18 at 11.03.55 (1)

Editör: Saadet Gündem