Genel Başkan

Genel Başkanımız Temel Karamollaoğlu: “Gazze Filistin’indir! Kudüs’ün Doğusu da Batısı da Filistinlilerindir”

Genel Başkanımız Temel Karamollaoğlu, Grup Toplantısı’nda yaptığı konuşmada gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

“Saadet-Gelecek Grubu olarak, hem ülkemizin problemlerine dair çözüm tekliflerimizi kamuoyu ile paylaşmak hem de herkesin sustuğu bir dönemde Filistinli mazlumların yanında olduğumuzu haykırmak için buradayız” diyen Genel Başkanımız Karamollaoğlu, şunları söyledi:

“Görüyoruz ki, yıllardır Gazze’yi adeta bir açık hava hapishanesine dönüştürenler, bu sessizlikten aldıkları güçle şimdi tamamen yok etmek için harekete geçtiler. BM raporlarına göre son yıllarda İsrail kaç Filistinli mazlumu katletmiş: 2010’da 1659, 2011’de 2 bin 260, 2012’de 4 bin 936, 2013’te 4 bin 031, 2014’te 19 bin 860, 2015’te 14 bin 813, 2016’da 3 bin 572, 2017’de 8 bin 526, 2018’de 31 bin 558, 2019’da 15 bin 628, 2020’de 2 bin 781 ve 2023’te -şimdilik- 10 binden fazla Filistinli katledildi. Yıllardır herkes bu ölümler karşısında sustu! Tam 1 ay oldu, herkes yine susuyor, dünya yine görmezden geliyor.

Bir Halk Göz Göre Göre Soykırıma Uğruyor!

Saadet-Gelecek Grubu olarak, ilk günden itibaren zulme karşı sesimizi yükselttik, mazlumların yanında saf tuttuk; bundan sonra da böyle yapmaya devam edeceğiz. Gazze için yola çıkan milletvekili arkadaşlarımız Mısır’da temaslarda bulundular, Gazze’ye girebilmek için çok uğraştılar. Maalesef mümkün olmadı. Nasıl bir işgal ile karşı karşıya bulunduğumuzun en net fotoğrafıdır bu aslında; Türkiye’nin milletvekilleri, Gazze’ye girmek istiyor ama giremiyor! ABD, İngiltere, Almanya ve diğer ülkelerin başkanları, başbakan ve bakanları Tel Aviv’e gidiyor ama bizler Gazze’ye gidemiyoruz! İşte Batı’nın iki yüzlülüğü! İşte İslam ülkelerinin acizliği! İşte Türkiye’nin hali! Hepsi birleşince, bir halk göz göre göre işte böyle soykırıma uğruyor! Yere batsın sizin insan hakları ve demokrasi söyleminiz! Yere batsın sizin ‘normalleşme’ süreçleriniz! Yere batsın sizin reel-politiğiniz!

Gazze Filistin’indir! Kudüs’ün Doğusu da Batısı da Filistinlilerindir!

Gazze insansızlaştırılmak isteniyor. Ama nasıl? Filistinlileri vatanlarını terke zorlayarak! Bir aydır kılı bile kıpırdamayanların buldukları çözüm bu! Çözüm diye sundukları şey; Gazze’yi tamamen İsrail’e teslim etmek! Bunların çözümü; yüz binlerce insanı mülteci olarak vatanlarını terk etmeye zorlamak! Bir türlü akıllanmadınız! Yetmedi mi milyonlarca insanın evini, barkını terk etmesi! Hiç mi ders çıkarmadınız Irak’tan, Afganistan’dan, Suriye’den? Bu adım, sadece Büyük İsrail Projesi çerçevesinde atılan bir adımdır; hiç mi anlamadınız? Hem sivil dediğiniz kimler? Vatanlarını korumaya çalışan, tüm Müslümanlar adına Mescid-i Aksa’ya sahip çıkanları nasıl adlandıracaksınız peki? Birileri gibi ‘terörist’ mi diyeceksiniz, yoksa birileri gibi ‘silahlı unsurlar’ olarak mı adlandıracaksınız? Herkes bilsin ki, buna ne yazık ki ülkemizin iktidarını da dahil ediyorum; Gazze Filistin'indir! Kudüs'ün doğusu da batısı da Filistinlilerindir.

Gazze’nin Boşaltılması, ‘Teklif Dahi Edilemez’

1897’yi ve 1917’yi bilmeyenler, 1948’de bir emrivaki ile İsrail’in kuruluşunu ve 1967’de yaşananları anlayamadılar. Sandılar ki İsrail, duracak! Sandılar ki İsrail, bugüne kadar uyguladığı zulme son verecek! 1948’i ve 1967’yi unutanlar, bugün kalkmışlar çözüm diye Gazze’yi boşaltmayı konuşuyorlar! ‘BOP tıkır tıkır işlesin’ demek neyse; bu adım da işte odur! Bizim açımızdan ‘teklif dahi edilemez’, gündeme dahi getirilemez bir konudur bu! Bunu teklif etmek ihanettir, bu teklif karşısında ‘acaba’ diye düşünmek gaflettir! Bu; Kıbrıs’tan vazgeçelim, Mavi Vatan iddialarımızdan vazgeçelim, İsrail’i daha da büyütelim, coğrafyamızda onulmaz yaralar açalım, Mescid-i Aksa’yı sahipsiz bırakalım demektir. Herkes bilsin ki; biz bunu kabul etmiyoruz! Bu işbirlikçi anlayışı reddediyoruz! Diplomatik ilişkilerde kameralar önünde semboller üzerinden sözde mesajlar verip, kapalı kapılar ardında bu tür anlaşmaları kabul eden anlayışla mücadelemizi ise kararlılıkla sürdüreceğiz! Bu noktada bir paragraf açarak, Batı’nın emperyalist anlayışına işaret etmek istiyorum. Görüyoruz ki Batı alemi, ne uluslararası hukuka uymayı ne de insan haklarına sahip çıkmayı benimsiyor. İsrail ve Filistin söz konusu olunca, bu değerlerin hepsi rafa kaldırıldı. Emperyalist ve sömürü damarları kabardı! Yani eski kodlarına geri döndüler! Artık bu Bloğun dünyaya huzur ve barış getirmesi mümkün değildir! Adaleti ve insan haklarını önceleyecek yeni bir anlayışa ve oluşuma ihtiyaç var. Bunu sağlayacak olanlar da bizleriz.

Yapılanlar ve Yapılmayanlarla, Verilen Tavizlerle Bugünlere Geldik

Muhterem arkadaşlar, değerli milletvekilleri; biz bugünlere adım adım geldik. Yapılanlar ve yapılmayanlara, verilen tavizlerle bugünlere geldik. Irak ve Afganistan’da yapılan yanlışlar, Tunus, Libya ve Mısır’da yaşananlara sebep oldu. Oralarda yapılan yanlışlar, Suriye’de daha büyük problemlere sebep oldu. Bu süreçlerin her birinden İsrail daha da güçlenerek çıktı. Akan kan ve gözyaşları üzerinden birileri iktidarlarını korurken, İsrail gün be gün pervasızlaştı. Evet, birileri iktidarlarını hep korudu; ancak bölgemiz her geçen gün daha huzursuz ve daha güvensiz bir yer haline geldi. Ülkesini kalkındırmayı değil, kendisini ve çevresini zengin etmeyi önceleyen işbirlikçi yönetimler zalimler karşısında sustu! Vatandaşlarının hayat standartlarını değil, bindikleri arabaların modellerini yükseltmeyi, birbiri ardınca yazlık ve kışlık saraylar inşa etmeyi tercih edenler, mazlumları kimsesiz bıraktı!

Gazze Neden Bugün Bu Halde?

Gazze bugün bu haldeyse, İslam ülkelerinin yöneticilerinin sorumluluklarını yerine getirmeyişindendir. Eğer bir avuç Siyonist dünyayı böylesine pervasızca ateşe verebiliyorsa, İslam ülkelerinin yönetiminde bulunanların, kendi ülkelerini güçlendirecek politikaları uygulamamasından kaynaklanmaktadır. Eğer bugün Filistin meselesinde kör, sağır ve dilsiz taklidi yapılıyorsa; bilinmelidir ki zamanında atılması gereken adımların atılmayışındandır. Türkiye’mizi ele alalım. 21 yıldır iktidarda bulunanlar, ülkemizi maddi ve manevi olarak kalkındıracak politikalar uygulamış olsalardı bugün böyle olur muydu? Sosyal hayatta ahlakı ve adaleti esas almış olsalardı, ekonomik hayatta üretimi esas alarak ülkemizi güçlendirmiş olsalardı, dış politikada şahsiyetli bir dış politika takip etselerdi; İsrail bölgemizde böylesine rahat at koşturabilir miydi? Tarım ve hayvancılıkta bile kendi kendine yetebilen bir ülkeyken, bugün her şeyi ithal eder hale gelişimizdir işte bugün elimizi kolumuzu bağlayan!

Açlık Sınırı 13 Bin Lirayı, Yoksulluk Sınırını da 44 Bin Lirayı Geçti

İktidara sesleniyoruz: Herkes bilir ki; ‘borç alan, emir alır.’ Yapmayın, dedik dinlemediniz. ‘Kendi ihtiyaçlarını üretmeyen, başkasına muhtaç hale gelir’ dedik, dinlemediniz. Borç-faiz-borç sarmalına kendini kaptıran, bir daha kurtulamaz dedik, dinlemediniz. Manevi kalkınma ihmal edilerek, maddi kalkınma mümkün değildir dedik, onu da dinlemediniz. Bugün gelinen nokta işte ortada! Sadece kınamayla, mitingle, konvoyla, fotoğraf karelerindeki semboller ve jestlerle durumu kurtarmaya çalışıyorsunuz. Açlık sınırının 13 bin lirayı, yoksulluk sınırının da 44 bin lirayı geçtiği; buna karşılık emeklilerinin 7 bin 500, asgari ücretli milyonların da 11 bin 400 liraya mahkum edildiği bir ülkenin dış politikada sözü geçer mi? Bilmeliyiz ki; daha KYK yurtlarındaki asansörlerinin güvenliğini bile sağlayamayan bir ülkenin, mazlumlara güven vermesi beklenemez!

Bizim İktidara Dönük Eleştirilerimiz Sadece Bugüne Dair Değildir

Eğri oturup, doğru konuşalım; kendi ülkesinde adaleti tesis edemeyenlerin, başka ülkelerde yaşanan adaletsizliklere karşı söylediği cümleler dikkate alınmaz. Sırf gazetecilik yapıyor diye gazetecileri tutuklarsanız, tutuksuz yargılama esasken, tutuklu yargılamayı bir norm haline getirirseniz; kimse sizi dikkate almaz! Bizim iktidara dönük eleştirilerimiz sadece bugüne dair değildir, dünden bugüne yapılan yanlışların bugün bizi getirdiği noktayadır bizim temel itirazımız. Dünden bugüne satılan fabrikalaradır bizim sitemimiz! Irak’a binlerce sortinin bizim topraklarımızdan yapılmış olmasınadır bizim tepkimiz! Kurduğumuz cümlelerin tonunu belirleyen husus; 21 yıldır BOP’un adım adım uygulanışı ve eş başkan olarak buna ya ortak olmuş ya da göz yummuş olmanızdır! İsraf, rüşvet ve yolsuzluk düzeninin ülkemizi getireceği noktayı biliyorduk; işte 21 yıldır size yükselttiğimiz itirazlarımızın sebebi budur!

İsveç’in NATO Üyeliği Konusunda Çizilen Zikzaklardır Bugün İsrail’i Bu Denli Şımartan!

Adaletten eğitime, sağlıktan sanayiye, ekonomiden dış politikaya varıncaya dek her bir parça bütüncül bir yaklaşımla ele alınmalıdır. Birinde meydana gelen bir yanlış, zincirleme etkisiyle diğerlerini etkilemektedir. Adalet düğmesini yanlış iliklemek, ekonomi düğmesinin de yanlış iliklenmesine, ekonomideki yanlışlık da dış politikada acziyete sebep olmaktadır. Bugün Türkiye, Filistin meselesinde aktif bir rol üstlenemiyorsa; işte sebebi bunlardır. Bugün İsrail, alçakça saldırılarına devam edebiliyorsa; 2002’den bu yana uygulanan yanlış politikalardandır. Bugün Gazze’ye insani yardımlar dahi ulaşamıyorsa; Türkiye’yi güçlü kılacak politikaların uygulanmayışındandır. İsveç’in NATO üyeliği konusunda çizilen zikzaklardır bugün İsrail’i bu denli şımartan! Özetle; 21 yıldır ısrarla yapılan yanlışlardır, bugün Gazze’nin bu denli çaresiz bırakılışının sebebi!

Hamas’ın Mücahitlerine, Gazi Meclisimizin Çatısı Altından Selam ve Dualarımızı Gönderiyoruz

Biz dün ne dediysek bugün de aynı şeyleri söylüyoruz, dün nerede duruyorsak bugün de kararlı bir şekilde aynı yerde duruyoruz. İsrail’in güvenliğini tesis edecek her bir adıma dün olduğu gibi bugün de karşı çıkıyoruz. Sivillerin tahliyesi adı altında Gazze’nin insansızlaştırılmasını kabul etmiyoruz! Vatanlarına sahip çıkan ve Müslümanların onurunu kurtaran Hamas'ın mücahitlerine, benzer mücadeleyi bir asır önce yürüten Gazi Meclisimizin çatısı altından selam ve dualarımızı gönderiyoruz. Saadet-Gelecek Grubu olarak, ‘Özgür Filistin’ için haykırmaya devam edeceğiz! İsrail ve ABD’nin bölgemizde yürüttüğü ve adım adım ülkemizi kuşatan politikalarına karşı kararlılıkla mücadele etmeye devam edeceğiz!

Ant Olsun ki, Gazze’yi Siyonistlerin Emellerine Terk Etmeyeceğiz

Ant olsun ki, Gazze’yi Siyonistlerin emellerine terk etmeyeceğiz! Mazlumları asla sahipsiz bırakmayacağız. Ant olsun ki, emperyalizmin ve siyonizmin tuzaklarını boşa çıkaracağız! Ant olsun ki, herkes sussa biz susmayacağız! Herkes bu davadan vazgeçse bizler vazgeçmeyeceğiz! Bu sözlerle konuşmama son veriyor, sizleri ve ekranları başında bizleri takip eden kıymetli vatandaşlarımızı muhabbetle selamlıyorum. Cenâb-ı Allah sözlerimizi tesirli, çalışmalarımızı bereketli eylesin, gücümüzü arttırsın. Zalimlere haddini bildirmeye, mazlumların gözyaşlarını dindirmeye bizleri memur eylesin inşallah.”