Genel Başkanımız Mahmut Arıkan, Yalova İl Başkanlığımızın 8. Olağan İl Kongresi’ne katıldı.
Genel Başkanımız Arıkan, burada yaptığı konuşmada insanların yaşadıkları sıkıntılarla ilgili olarak Saadet Partisi’nin çözüm önerilerini beklediklerini söyledi.
Bugüne kadar yapılan çalışmalarda olduğu gibi bundan sonrada çözüm odaklı siyaset konusunda gerekli adımları atacaklarını dile getiren Genel Başkanımız Arıkan, şunları söyledi;
“Geçmişte konuşmalara başlarken zor günlerden geçtiğimizi ifade ederdik. Daha sonra sıkıntılı günlerden geçtiğimizi ifade etmeye başladık. Bugün ise maalesef hem zor hem sıkıntılı günlerden geçmekteyiz.
Türkiye'de iki tane gündem var. Bunlardan bir tanesi adalet, ikincisi de ekonomiyi her zaman konuşmak mecburiyetindeyiz.
Dünya üzerinde ise dünyanın dört bir tarafındaki gelişmeleri mutlaka konuşacağız ama bir Saadet Parti'nin bir milli görüşçünün dış politika değerlendirmesine başlarken konuşacağı ilk gündem Filistin, özgür Filistin, Gazze'deki katliam olma mecburiyeti söz konusu.
Geçtiğimiz hafta çok acı bir hadise yaşadık. 78 canımızı kaybettik. Ben bir kez daha vefat eden kardeşlerimize Cenabı Allah'tan rahmet diliyorum. Yakınlarına baş sağlığı diliyorum. O gün orada yaşananlar, görüntüler hepimizi kahretti. Ama sonrasında yaşananlarsa maalesef hepimizi dehşete düşürdü.
Daha yangın sönmeden, bir kavga başladı. Yok kabahatli sensin, yok kabahatli ben değilim kavgasını yaşadık. En acı olanı neydi? Evvelsi gün bir toplantıda öğrendim. Değerli hemşerilerim. Saat 05.30’da otuzdan fazla insanımızın cenazesi otelin belli bir noktasında toplanmıştı.
11 GÜN GEÇTİ ÜST DÜZEY HİÇBİR YÖNETİCİ GÖZALTINA ALINMADI, İFADEYE ÇAĞRILMADI!
Bizler kalktığımızda haberlerde ne gördük? 10 tane insanın vefat ettiği haberiyle uyandık. Ama o saatlerde otuzdan fazla insanın cenazesine ulaşabilmişti. Niye bu kadar cenaze varken 10 tane cenazenin haberi paylaşıldı? Tek bir şey vardı. O gün iktidar partisinin başkentte bir kongresi vardı. Katılımlar vardı. O kongrenin o katılımların gölgede kalmaması için cenaze sayısını bizlerden gizlediler maalesef. Ve öğleden sonra 79 tane insanımızın hayatını kaybettiğini maalesef görmüş olduk. Bakanlık, valilik, belediye, il özel idaresi adına ne derseniz deyin bu süreçte sınıfta kalmışlardır. Ve hepsi sorumlulardır. O gün bakan bir açıklama yaptı. İçişleri Bakanı bir açıklama yaptı. Dedi ki rahat olun bütün sorunları tespit edeceğiz ve adalet önünde hesap vermelerini sağlayacağız dedi. Kaç gün istemişti bizden? 10 gün istemişti. Bugün kaçıncı gün? 11. gün ve biraz önce ismini zikrettiğim kurumların hiçbirinde üst düzey yönetici ne gözaltına alındı ne de ifade vermeye dahi çağrılmadı.
Türkiye ilk defa felaketle karşılaşmıyor. Yangınlar oldu, seller oldu, birçok kez deprem oldu. Hepsinde de topu taca at ve cambaza bak siyasetini takip ettiler. Bugün git yarın gel anlayışı devlette bugün git 10 gün sonra gel sistemine döndü maalesef. Bu felaket Bolu'daki yangın felaketi bize şunu gösterdi. Türkiye'deki sistem yürümez hale geldi artık. 2017’de bir referandum gerçekleştirildi. 2018’den sonra Türkiye Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ne geçti. Neydi oradaki gaye? Sorunların hızlı bir şekilde çözülebileceği, problemlerin kısa zamanda çözülebileceği vaat edilmişti. Ama biz otel yangının üzerinden 11 gün geçmesine rağmen hala sorunları bulamadık. Bilir ki kişi üzerinden bir polemik yürüyor. Savcılar üzerinden bir polemik yürüyor. Ama vefat eden insanların yakınları hala bu işi müsebbibini bulamamanın acısını çekiyorlar maalesef.
MECLİS’TE DAHİ YANGIN SENSÖRLERİ ÇALIŞMIYOR! İHMAL İKTİDARIN YÖNETİM ŞEKLİ OLDU
İhmal bugünkü iktidar için yönetim şekli oldu. Meclisi takip edenler dün duymuştur. Bir gelişme oldu. Bir arkadaşımız milletvekili arkadaşımız Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde gerek odalarda gerek genel kuru salonunda sensörlerin yangın sensörlerinin çalışmadığını ifşa etti. Düşünebiliyor musunuz? Meclis’te dahi yangın sensörleri bugün çalışmıyor. Yetkililer daha acı olan şeyi söyleyeyim. Yetkililer yangınların sensörünün çalışmamasının sebebinin sigara dumanından etkilendiği için o sensörlerin gereksiz yere çalıştığını sadece hassasiyetlere düşürdüklerini yangın anında çalışacaklarını ifade ettiler. Eminim Bolu'da yangın olmamış olsaydı ve böyle bir haber çıkmış olsaydı oranın otel müdürleri diyecekti ki sensördeki hassasiyetler düşürüldü. Sigaradan o sensörler çalışmasın diye bu işe göz yumuyoruz diyeceklerdi. Meclis’teki ihmalkar davranış cezalandırılmadıktan sonra oteldeki ihmalkar davranışın cezalandırılmasını beklememiz de zaten söz konusu olmayacaktır.
SAHTEKAR DÖNGÜYE SAADET PARTİSİ OLARAK SON VERECEĞİZ!
Sıkıntı sadece yönetim şeklinde değil. Hayatımızın her alanına salınmış bir boş vermişlik, bir ihmalkarlık, bir sahte yüzle karşı karşıyayız maalesef. Yakın zamanda gördük. Dövizciler de bile sahte doların satıldığına şahitlik ettik. Kavanozlarda balın sahte olduğuna şahitlik ettik. Teneke'deki yağın sahte olduğuna şahitlik ettik. Arşivdeki diplomanın sahte olduğuna şahitlik ettik. Vakıfta kesilen faturanın sahte olduğuna şahitlik ettik. Sözlerdeki demokrasi sözlerinin sahte olduğuna şahitlik ettik. Arkadaşlar bu memlekette yangın tüpünün bile sahte olduğunu maalesef görmüş olduk. Netice itibariyle toparlayacak olursam verilen sözlerin tamamının sahte olduğunu Türkiye'mizde görmekteyiz. Allah'ın izniyle Türkiye'deki bu sahtekar döngüye, sahtekar düzene Saadet Partisi olarak yapılacak ilk seçimlerde hep beraber son vereceğiz arkadaşlar.
Gazze’de tam 470 gün sonra ateşkes ilan edildi. Ateşkes ilan edilmesine rağmen maalesef büyük komutan Muhammed Dayıt’ı dün silah arkadaşlarıyla birlikte kaybettik.
BÜYÜK ORTA DOĞU PROJESİ TIKIR TIKIR YÜRÜYOR!
Bugün Türkiye'nin dört bir tarafında gıyabi cenaze namazları kılındı. Cenabı Allah mekanlarını cennet eylesin inşallah. Ateşkes ilan edildi ama bu süreçte 50 binden fazla insanımızı kaybettik. 100 binden fazla insanımız yaralandı. Ve 1,5 milyon insan bölgeyi terk etmek Gazze'deki yerleşim yerlerini terk etmek zorunda kaldı. Ve bölgedeki olayın vahametini anlatmak için bunu söylüyorum. Sadece harfiyatı kaldırmakla aldırmak için 20 yıla yakın bir zaman dilimi olduğunu gördük. Fakat 2-3 gündür yine dikkatlerden kaçırılan ve sadece milli görüşçülerin dikkat çektiği bir husus var. O da nedir? Amerika'nın yeni başkanı Trump'ın açıklamaları. Ne dedi Trump? ‘Gazze'deki insanlar artık Mısır'da ve Ürdün'de yaşamalı, Gazze boşaltılmalı’ dedi. Böyle bir cümle karşısında tüm Türkiye'nin ayağa kalkıp ya Trump sana ne oluyor? Gazze'yi insansızlaştıramazsın demesini beklememize rağmen bizim dışımızda hiç kimse bu konuyu gündeme taşımadı. Plan yürüyor. Büyük Orta Doğu projesi planı tıkır tıkır yürüyor maalesef. Büyük İsrail projesi planı maalesef tıkır tıkır yürüyor. Bunu bozacak tek güç Saadet Partililerdir, milli görüşçülerdir. Bunun için omuzlarımızdaki yükün farkında olarak çalışma yapmamız lazım. Akşam başımızı yastığa rahat koyamamamızın sebebi Gazze'deki insanların rahat bir şekilde başını yastığa koyamaması olacak.
GAZZE’NİN İNSANSIZLAŞTIRILMASI HAMLESİ TÜRKİYE’NİN ONAYI OLMADAN YAPILAMAZ!
Trump'a bunu müsaade etmememiz lazım. Bunu yapmasına müdahale etmemiz lazım. Gazeteciler diyor ki Mısır ve Ürdün buna karşı çıktı. Bundan müsaade etmeyeceklerini söyledi. Ne diyor Trump? ‘Bırakın diyor onlar öyle söylerler ama kabul ederler’ açıklamasını yaptı. Daha da enteresan bir şey söyleyeyim. Gazze'de ateşkesin ilan edildiği ilk günlerde Trump bize teşekkür etti. ‘Türkiye olmasaydı dedi bu ateşkesi ilan edemezdik’ dedi. Türkiye olmasaydı cümlesini bugün daha iyi anlıyordur ne demek istediğini. Gazze'deki toprakların insansızlaştırma hamlesi bizim onayımız alınmadan yapılacak bir şey değil. Iktidarı bir kere daha buradan uyarıyoruz. Siz Gazze'yi insansızlaştırma hamlesi yapacak olursanız Saadet Partisi olarak dimdik karşınızda duracağız. Ve bununla ilgili bu hamlenize müsaadeyi hiçbir şekilde vermeyeceğiz inşallah.
İKTİDARIN DIŞ POLİTİKA İLE U DÖNÜŞLERİNDEN YORULDUK!
Suriye'ye değinmek istiyorum. Suriye meselesine. Önemli bir gelişme yaşandı. 60 yıllık bir Baas Rejimi gitti. Halkına zulmeden Esad rejimi gitti. Ülke olarak bunun sevincini kısmi anlamda yaşayabiliyoruz. Neden? İsrail aşağıdan Golan Tepeleri’nde açtı, aldı, geldi. Şam sınırını 20 kilometreye kadar yaklaşmış vaziyette. Ve bu tehlikeyi yine sadece Saadet Partililer, milli görüşçüler olarak biz gördük. Biz bunu söylediğimizde iktidara yakın gazeteciler; ‘ya oralar boş araziler İsrail alsa ne olur, almasa ne olur’ cevabını verme cüretini gösterdiler. Allah'tan korkun. İsrail, Şam'a yirmi kilometreye kadar yaklaşıyor ve bu kadar olur diyebilen bir iktidarla onun taraftarlarıyla karşı karşıyayız. Gazze'yi insansızlaştıramayacaksınız. Gazze'yi boşaltamayacaksınız. Gazzeliler buna Allah'ın izniyle müsaade etmeyecekler. İktidarın dış politika ile alakalı U dönüşlerinden hepimiz yorulduk. Hani Ahmet Kaya'nın bir şarkısı var ya bu ne yaman çelişki derdi. İktidarın dış politikası da maalesef bu ne yaman çelişki sözünden ibaret. Irak'taki harekatta Libya'daki olan bitenlerde Birleşik Arap Emirlikleri’nde olan bitenlerde Suudi Arabistan'la olan bitenlerde bütün coğrafyada Amerika'ya Trump ile olan ilişkimiz, Hollanda ile ilişkimiz, Almanya ile ilişkimiz cümle neydi? ‘Rahip Brunson için bu can bu tende olduğu müddetçe bu rahibi kimse alamaz’ cümlesini kullandıktan çok kısa bir süre sonra rahip Brunson özel uçakla Amerika'ya gitmek durumunda kaldı. ‘Alman gazeteciyi hiçbir şekilde veremeyiz’ cümlesi Almanya Başbakanı Merkel bize randevu vermediği için özel uçakla göndermek zorunda kaldık maalesef. Arkadaşlar çözüm belli. Şahsiyetli dış politikamızı biz hayata geçirmediğimiz müddetçe bu U dönüşlerine mahkum olmak zorunda kalacağız.
GAZZE İLE TİCARETTEN NE KAZANIYORSANIZ 85 MİLYON İNSAN O PARAYI TOPLAR!
Bugün Saadet Partili dokuz tane milletvekili mecliste olmasın Türkiye'nin Gazze diye bir gündemi olmayacak.
Saadet Partisi olarak dedik ki şu ticareti durdurun. Yapmayın. Bu kadar vicdansız olmayın dedik. Daha esir takası bir tane bile yapılmamışken Gazzeliler henüz evine dönmemişken Türkiye'den bir yetkili çıktı; ‘İnşallah bu ateşkes hayata geçer. Kısa zaman içerisinde İsrail'e ticaretimiz yeniden başlar’ dediler. Bu ne İsrail hayranlığı Allah aşkına. Siz ne istiyorsunuz? Bu İsrail'i alıp veremediğiniz ne var? Bu ticaret neden bu kadar ilgilendiriyor? Kaç lira para kazanıyorsanız İsrail'e ticaretten söyleyin Türkiye'deki 85 milyon insan o parayı toplar. Nereye istiyorsanız getirir zaten. Bu çok zor bir şey değil. Biz bunu yapabiliriz. Ama en ufak bir fırsatta İsrail'le ticareti tekrar canlandırmanın yolunu aradıklarını üzülerek görmekteyiz.
TÜRKİYE’DE BİR DAVAYI KAZANABİLMEK İÇİN HAKLI OLMAK YETMİYOR, HİÇ KİMSE GÜVENDE DEĞİL!
Bugün Türkiye'de adalet mekanizması doğru işlemiyor. Yapılan kamuoyu yoklamaların hepsinde adalete güvenin son derece azaldığını üzülerek görmekteyiz. Dün meclisten bir yasa geçti. Dün gece çıkan yasayla hükümet yetkilileri arzu ederse STK'lara istediği STK'lara kayyum atayabiliyor. Hiç sorgusuz sualsiz. Nasıl ki belediyelere bugün atıyor, sorgusuz sualsiz. Bugünden sonra canını sıkan STK'lara da kayyum atama yetkisi dün gece meclisten geçti. Kooperatifler; birçok kooperatif var. Yetkililerin birazcık canını sıkacak olursanız anında oraya da kayyum atama yetkisini meclisten geçirdiler maalesef. 22 yıl boyunca arkadaşlar adaleti lüks şatafatla adliye sarayları yaparak tesis edeceklerini zannettiler. Gelinen nokta itibariyle Türkiye'de bir davayı kazanabilmek için haklı olmak yetmiyor. Gazetecileri görüyoruz. Belediye başkanlarını görüyoruz. Parti genel başkanlarını görüyoruz. Hiç kimse güvende değil. İktidar partisine gönül verenler bile tedirgin olmaya başladı. Yarın yanılıp şaşıp da biz de bir gün evimizden alınırız. Tedirginliğiyle yaşayan bir ülke haline geldik. Neydi cümle? Ayarını bozduğun kantar gün gelir seni de tartar. Maalesef adaletin ayarını bozdular. Ama Saadet Partililer, milli görüşçüler iktidarın bozmuş olduğu kantarın ayarını düzeltecek, iktidar yetkililerinin de bozuk olan kantarda değil ayarı düzelmiş olan kantarda tartılmasını bizler temin edeceğiz inşallah.
AÇIKLANAN ASGARİ ÜCRET BİR AY BİLE AÇLIK SINIRININ ÜZERİNDE KALAMADI!
İktidar sürekli gündemi değiştirmek istiyor. Sürekli Türkiye'de konuşulmasını istemediği gündemi önceliyor. Adaletin konuşulmasını istemiyor, ekonominin konuşulmasını istemiyor, Gazze'nin konuşulmasını istemiyor. İktidarın gündeminin peşine takılan muhalefet partileri hata yapmaya mahkumdur. Bizler Saadet Partililer olarak bugüne kadar olduğu gibi bugünden sonra kendi gündemimizi belirlemek mecburiyetindeyiz. Ekonomiyi konuşmak mecburiyetindeyiz. Ne kadar saklarlarsa saklasınlar mızrak, çuvala sığmıyor artık. Bugün açlık sınırı açıklandı. 22 bin 131 lira. Asgari ücret kaç lira? 22 bin lira. 2023’te, 2024’te asgari ücret açıklandığında dört ay beş ay asgari ücret açlık sınırının üstünde kalırdı. 2025’te bir ay bile açlık sınırı üzerinde kalmadı. İlk ay açlık sınırının altında kalmak durumunda kaldı maalesef. Yapmak istedikleri şey fakirleştiğimizi, ülkenin fakirleştiğini fark ettirememek.
AK PARTİ’NİN EKONOMİDEKİ YENİ MODELİ DEM MODELİ!
Türkiye'deki AK Parti'nin ekonomideki yeni modelin adını biz Saadet Partisi olarak dem modeli koyduk. Dem modeli. Yalnız o bildiğimiz demden bahsetmiyorum. Yeni modelin adı deneysel ekonomi modeli. Sürekli deniyorlar. Faizi bir düşürürken bir deneme yapıyorlar. Çıkartırken bir deneme yapıyorlar. Ama bütün deneylerin sonucunda ne çıkıyor karşımıza? Zengin biraz daha zenginleşirken fakir biraz daha fakirleşiyor. Değişen başka hiçbir şey olmuyor.
Maalesef Türkiye'de olgular algıya yenik düştüğü için faiz konusunda da iktidar tarafından sürekli aldatılma durumuyla karşı karşıyayız. Türkiye'deki işsizlik oranı. Sürekli tartışılıyor. Efendim Türkiye'de biz işsizliği yüzde sekizlere kadar düşürdük. Daha ne yapalım? Türkiye'de işsizlik problemi yok, işçi kullanmama derdi var diyorlar. Problemi var diyorlar. Ben de diyorum ki bu kendi yayınladıkları bir veri. Muhalefetin herhangi bir yayın organından, istatistik kurumundan almış bir veri değil. Tamamıyla kendi verileri. Yüzde 28,6 geniş tanımlı işsizlik oranı. Yani Türkiye'de on kişiden üçü iş bulamıyor ve işsizlik riskiyle işsizlik problemiyle karşı karşıya.
Bugün cebimizden yüzde 25’i algı oyunlarıyla rakam oyunlarıyla maalesef elimizden aldılar değerli arkadaşlar. Netice itibariyle ekonomik uzmanların ben bir ekonomist değilim. Ama işi ehlinden öğrenerek burada size bazı şeyleri paylaşmaya çalışıyorum. İşin uzmanları diyor ki enflasyonu düşürebilmek için iki şeyle mücadele etmeniz lazım. Birincisi gıda enflasyonu, ikincisi konut fiyatları. Gıda enflasyonu rekorlar kırıyor. Bir türlü baş edemiyoruz. Ama köylüye gidiyorsun, tarımla uğraşana gidiyorsun. O da perişan. O da girdi fiyatlarıyla mücadele edemediğini, ürünü ucuza mal edemediğini söylüyor. Aradaki fırsatçıları da buraya ekleyerek söylüyorum. Aradaki fırsatçılar enflasyonu tetiklemekte büyük pay sahibiler. Ama esas sıkıntı çiftçimizin girdi fiyatlarına destek sağlayarak ürünleri ucuza mal dersek enflasyon düşebilir. İkincisi konut fiyatları Türkiye'de değerli son 22 yılda iktidarın yaptığı en önemli işlerden birisi müteahhit sayısını artırmak. Dünya ortalamasına baktığımızda en fazla müteahhit ortalamasına sahip ülke Türkiye. 450 bin müteahhit var Türkiye'de. Bu kadar müteahhit olmasına rağmen konutlara yaklaşılamıyor.
MAAŞLA EV ALABİLME SIRALAMASINDA DÜNYADA SONDAN BİRİNCİ ÜLKEYİZ!
Bir veri daha Türkiye'de bir maaşla ev alabilmek için kaç ay çalışmanız gerekiyor biliyor musunuz? Bir maaşla ev alabilmek için yemeyeceksiniz, içmeyeceksiniz 631 ay maaşı biriktirirseniz Türkiye'de bir ev sahibi olabiliyorsunuz. Dünyada kaç ülke var? 180 ülke var. Biz kaçıncı sıradayız? 179. sıradayız. Sondan birinci sıradayız. Maaşla ev sahibi alabilme alma dünyada sondan birinci vaziyete maalesef gelmiş durumdayız.
Geçtiğimiz günlerde büyük ekonomist Sayın Cumhurbaşkanımızın oğlu bir açıklama yaptı. Dedi ki Türkiye'deki ekonomik krizinin sebebi EYT'liler dedi. Eğer bu EYT olmamış olsaydı Türkiye'de ekonomik kriz olmayacaktı dedi. Saadet Partisi olarak bunu takip etmemiz lazım. Eğer gerçekten EYT'lilerden kaynaklanan bir ekonomik kriz varsa çözüm önerilerimizi bizim paylaşmamız gerekir. 2002’de emekli sayımız altı buçuk milyonmuş. 2023’te emekli sayımız 16 milyon olmuş. 2002’de emeklilere Gayri Safi Milli Hasıladan ayırdığımız oran yüzde 4,7 iken bugün ayırdığımız oran yüzde 5,31. Değişim ne kadar? Sadece 0.7'lik bir birim değişmiş. Ama ağızlar açılınca faturayı kime kesiyorlar? Emeklere verdiğimiz paralardan dolayı Türkiye ekonomisi bu hale geldi açıklamasını yapmak durumunda kalıyorlar.
İKTİDAR YANLIŞ POLİTİKALARINI DOĞRU DİYE ANLATMAYA ÇALIŞIYOR!
Yanlış yapılabilir, insanız. Hepimiz hata yapabiliriz. Yanlış da ısrar edilebilir. Bir yanlış yaptı, bir daha yaptı, bir daha yaptı. Ama insanlar yanlış yaptıkları şeyi doğru olduğunu kabul ederek bunu aktarmaya çalışıyorsa orada karşı durmamız lazım. Bugünkü iktidar bu. Yanlış yaptı, tamam. Yanlış da ısrar etti, tamam. Ama bugün yanlış oldukları politikaların doğru olduğunu insanlara anlatmaya gayret gösteriyorlar. Yeni dönemde Allah'ın izniyle Saadet Partisi olarak köken toplumsal yapıyı önce ahlak ve maneviyat prensibiyle yeniden inşa edeceğiz. Kötü ekonomi modeli yerine adil ekonomik düzeni inşa edeceğiz. Dış politikadaki çıkmazlarımız Libya'daki, Lübnan'daki, Irak'taki, Mısır'daki, Amerika'daki, Rusya'daki yanlışlarımızı şahsiyetli dış politika anlayışıyla hayata geçireceğiz, toparlayacağız inşallah.
KUTUPLAŞMAYI DEĞİL KUCAKLAŞMAYI ÖNCELEYECEĞİZ!
Bu muhalefet anlayışını ortaya koyarken yeni bir dil geliştireceğiz. Kutuplaşmayı değil, kucaklaşmayı önceleyen bir siyaseti hayata geçireceğiz. Yapaylığı değil, doğallığı hayata geçiren bir siyaseti hayata geçireceğiz. Teşekkür etmeyi de eleştirmeyi de bilen bir siyaseti hayata geçireceğiz. Esaret altındaki tüm mefhumları özgürleştiren bir siyaset anlayışını hayata geçireceğiz. Dersimize iyi çalışacağız.”