Genel Başkanımız Temel Karamollaoğlu, TBMM Grup Toplantısında yaptığı konuşmada gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Hüzünlü bir bayram geçirildiğini ve bayram tatili boyunca ülkemizde meydana gelen kazalarda vatandaşlarımızı kaybetmenin derin üzüntüsünün yaşandığını dile getiren Genel Başkanımız Karamollaoğlu, şunları söyledi:
“Antalya’da meydana gelen teleferik kazasında ve ülkemizin birçok farklı noktasındaki trafik kazalarında hayatlarını kaybeden vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet, yaralılarımıza da acil şifalar diliyorum.
Antalya’daki elim teleferik kazasının siyasi hesap güdülmeden tüm yönleriyle aydınlatılmasını, ihmali olanların hukuk önünde hesap vermesini ve bu olaydan herkesin ders çıkararak, bir daha benzer hadiseler yaşamamak için gerekli tüm tedbirlerin alınmasını temenni ediyorum.
SİYONİST ZULÜM NE RAMAZAN DİNLEDİ NE DE BAYRAM!
Gazze hâlâ kanayan yaramız, dinmeyen yürek sızımız! Üç çeyrek asırdır devam eden ve 7 Ekim’den bugüne her geçen gün daha da şiddetlenen Siyonist zulüm, yine ne Ramazan dinledi ne de bayram! Hiçbir insanî değeri tanımayan işgal rejimi, kundaktaki bebekleri, beşikteki emzikli çocukları, hamile kadınları, hasta yatağındaki yaşlıları dahi acımasızca katletmeye devam etmektedir. 7 aydır binlerce insan vahşice katledildi, on binlercesi açlığa ve susuzluğa mahkum edildi, yüz binlercesi de evinden, barkından edildi. Okullar, hastaneler, ambulanslar ve ibadethaneler doğrudan ve alçakça hedef alındı. Tüm bu olup bitenlerin hepsi dünyanın gözünün içine baka baka, biz Müslümanlara da adeta meydan okurcasına yapıldı ve yapılıyor! Sözde aslî görevleri dünya üzerinde huzur ve barışı tesis etmek olan uluslararası kurum ve kuruluşlar ise aylardır kör, sağır ve dilsiz kesildiler! ABD ve sözde ‘gelişmiş kabul edilen’ batılı ülkelerin tavrı ise çok daha vahim. Her fırsatta barıştan, özgürlükten, demokrasiden dem vuranlar, söz konusu suçlu Siyonist rejim olunca tüm bu değerleri rafa kaldırdılar. Zulme engel olmak bir yana, adeta zulmün destekçisi olmak için birbirleri ile yarışır durumdalar.
HEPSİ SINIFTA KALDILAR
Çok net söylüyorum; hepsi sınıfta kalmıştır. Hepsi samimiyetsiz ve ikiyüzlü olduklarını tescil ettirmişlerdir! Al ABD’yi vur İngiltere’ye, al İngiltere’yi vur Fransa’ya, al onu vur Hollanda’ya; hiçbir farkları yok! 7 aydır İsrail zulmü karşısında suspus oturanlar, İran meşru müdafaa hakkını ve oldukça da makul bir şekilde kullanınca, telaşla yerlerinden zıplayıp, İsrail’in arkasında hizaya dizildiler! Hani özgürlük, hani eşitlik, hani adalet, hani barış, hani demokrasi? Bir kez daha açıkça görülmüştür ki, Batı medeniyeti her şeyiyle iflas etmiştir!
İSLAM DÜNYASI GAZZE SINAVINDA SINIFTA KALDI
Maalesef İslam dünyası da Gazze sınavında sınıfta kalmıştır. Batılı ülkeler, zulme destek olmak adına somut adım atarken; İslam ülkeleri mazluma destek olmak için tek bir somut adım dahi atmamıştır! Birileri kınıyor, birileri tarafsızlık ve itidal çağrısı yapıyor; birileri alttan alta ticaretine devam ediyor, birileri de İsrail’in yanında utanmadan saf tutuyor! Hiç kimse kusura bakmasın, çok net söylüyorum ve bu ifadeyi bilerek kullanıyorum; zira merhum Cemil Meriç’in de ifadesiyle; ‘Zulmün olduğu yerde, tarafsızlık namussuzluktur!’ Bir de mesele Filistin ise mesele Mescid-i Aksa ise söz konusu masum insanların zulüm görmesi ise bu ifadeler bile çok hafif kalır. 7 aydır gıkını çıkaramayanlar, şimdi İran’ı hedef tahtasına oturtmuş, başta biz Saadet Partililer olmak üzere, ‘İran meşru müdafaa hakkını kullandı’ diyenleri de şu-culukla, bu-culukla yaftalamaya çalışıyorlar, hem de hiç utanmadan ve sıkılmadan!
DÜN NEREDE DURUYORSAK BUGÜN DE AYNI YERDE DURUYORUZ
Biz Milli Görüşçüyüz! Biz Saadet Partisiyiz! Dün nerede duruyorsak, bugün de aynı yerde duruyoruz! Dün Irak ve Afganistan’ın işgalinde, adına Arap Baharı denilen süreçte, Suriye meselesinde nerede durduysak, bugün de aynı yerde duruyoruz! Çünkü biz, coğrafyamızda olup bitenlere hiçbir zaman Washington’dan, Londra’dan aldığımız gözlüklerle bakmadık, bundan sonra da bakmamakta kararlıyız! Peygamber Efendimiz(sav); ‘Müslüman, bir delikten iki defa sokulmaz’ buyurmuştur.
BENZER FİLMİ DAHA ÖNCE IRAK VE AFGANİSTAN’DA ÇEVİRDİLER
Büyük Ortadoğu Projesi dahilinde, Büyük İsrail Planını gerçekleştirmek adına, benzer filmi Irak ve Afganistan’da, Libya ve Mısır’da, son olarak Suriye’de çevirdiler. Şimdi İran ve son perde olarak Türkiye’mizde de çevirmek istiyorlar. Bu tuzağa hiç kimse bir daha düşmemelidir. Washington’da, Londra’da, Brüksel’de ve Tel Aviv’de senaryosu yazılan bu filmin figüranlığına Müslüman ülkeler hiçbir zaman razı olmamalıdırlar. Ankara’nın, Tahran’ın, Bağdat ve Şam’ın bir araya gelmesi mümkündür ve bu sadece bir tercih değil artık zorunluluktur.
GAZZE İMTİHANINDAN GEÇEMEYENİN HİÇBİR SINAVDAN GEÇME İHTİMALİ YOK
Bu konuda da ülkemize büyük sorumluluklar düşmektedir. Artık bugün Gazze, insanlığın turnusol kağıdı olmuştur. Hak ile Batılın mücadele merkezi bugün Gazze’dir. Gazze imtihanından geçemeyen hiçbir insanın, hiçbir kurumun, hiçbir siyasi parti veya iktidarın, diğer sınavlardan geçme imkan ve ihtimali yoktur. Küreselcilerin, Batı aleminin, Filistin’i, ülkemizi, coğrafyamızı ve aslında tüm yeryüzünü ifsâd etmelerine engel olmak boynumuzun borcudur. Ben bugün burada, bir asır evvel aynı mücadelenin karargahı olmuş Gazi Meclisimizin çatısı altından herkesi bu konuda sorumluluklarını kuşanmaya davet ediyorum. Artık seçim gündemi geride kalmıştır.
SEÇİM SONUÇLARI HAYIRLI OLSUN
31 Mart günü, aziz milletimiz sandık başına gitmiş ve 5 yıl boyunca illerimizi, ilçelerimizi, beldelerimizi ve mahallelerimizi yönetecek isimlere karar vermiştir. Öncelikle, seçim sonuçlarının ülkemiz ve insanımız için hayırlara vesile olmasını temenni ediyorum. Hiçbir siyasi parti veya şahıs ayırt etmeden, 5 yıl boyunca görev yapacak olan tüm belediye başkanlarına, muhtarlarımıza ve belediye meclis üyelerine başarılar diliyorum. Cenâb-ı Allah, milletimizin hayrına yapacakları çalışmalarda yâr ve yardımcıları olsun. Saadet Partisi olarak, kazandığımız ilçe ve beldelerde belediye başkanlarımızın hayırlı işlere imza atacaklarına, Milli Görüş belediyeciliğinin en güzel örneklerini ortaya koyacaklarına inanıyorum. Ve sizlerin huzurunda bir kez daha, seçim süreci boyunca büyük bir azim, gayret ve fedakarlıkla çalışan tüm teşkilat mensuplarımıza ve adaylarımıza çok teşekkür ediyorum. İstediğimiz neticeleri elde edemedik, ama elhamdülillah Saadet Partisi olarak bu imtihandan da alnımızın akıyla çıktık.
TRT BİR DAKİKA BİLE YAYIN İMKANI VERMEDİ
Seçim değerlendirmelerini yaparken, şu hususları da mutlaka göz önünde bulundurmamız gerekir kanaatindeyim: İktidar partisinin belediye başkan adaylarına saatlerce yayın imkanı veren TRT, Meclis’te grubu bulunan partilerin genel başkanlarına dahi, seçim sürecinde bir dakika olsun yayın imkanı vermedi. Bırakın bizimle ilgili haber yapmayı, seçim döneminde kendi bütçemizle TRT’de parasını vererek reklam yayınlatma talebimiz bile kabul edilmedi. Devlete ait imkanları, millete ait kaynakları kendisinin malı kabul eden anlayışı bu seçim döneminde açıkça gördük. Sayın Erdoğan’ın, Ak Parti Genel Başkanı olarak kürsüye çıktığı mitinglerde Cumhurbaşkanlığının uçakları, helikopterleri, otobüsleri ve personeli dahi pervasızca kullanıldı. Bakın, Saadet Partisi olarak biz Hazine yardımı almayan partiler arasındayız. Diğer taraftan, en çok seçim çevresinde seçime katılan partiyiz.
MİLLETİN HUZURUNA MİLLETİN HUKUKUNA HELAL GETİRMEDEN ÇIKTIK
Biz, teşkilat mensuplarımızın ve vatandaşlarımızın katkılarıyla oluşturulmuş bir bütçeyle seçim kampanyamızı yürüttük. Milletin huzuruna, milletin hukukuna halel getirmeden çıktık. Diğer taraftan, gazetecisinden, televizyoncusuna, akademisyeninden sözde hocasına iktidara taraftarlık yapmak isteyen kişilerin trol saldırılarına maruz kaldık. Emekliye hak ettiği maaşı vermeyenlere, faizleri yedi sekiz kat artıranlara, enflasyonu durduramayanlara, Gazze’yi yalnız bırakanlara ‘vebal’ temalı cümle kurmaya korkanlar, ne hikmetse Saadet Partisi’ne oy verenleri ‘vebal’ ile tehdit ettiler.
ERBAKAN HOCAMIZI ÖRNEK ALARAK SİYASET YAPIYORUZ
Evet bütün bu tavırlara rağmen partimiz, seçim sürecinde kendini ifade etmek adına bütün kulvarları zorladı. Zira bizim siyasetimiz ‘yolunu bulma’ derdinde olanların değil ‘hakikate dair yol alma’ hedefine inananların işidir. Bizim partimiz ve fikrimiz, ‘yolu kendine mülk etme’ hevesiyle yanıp tutuşanların değil ‘iyiye, güzele ve doğruya giden yolu açma’ peşinde koşanların durağıdır. Biz, Erbakan Hocamızın işlerini örnek, fikrini esas alarak hakikate mevzi kazandırmak adına siyaset yaparız ve yapıyoruz. Her konuyu pazarlığa dönüştürerek konjonktürel teveccühe talip olanlar bugün varlar ama dün yoktular ve emin olun yarın da olmayacaklar! Doğruyu pazarlayanların, doğru yapanlardan ve doğruyu yaşayanlardan daha fazla itibar görmesi, hatta öne geçmesi, daimî bir konum değil geçici bir durumdur. Biz Saadet Partisi olarak, sesimizin duyulmasını, fikrimizin anlatılmasını engellemek isteyeni de neden engellemek istediğini de biliyoruz. Çünkü bizim durduğumuz yer ve söylediklerimiz; birilerinin hem sahteliğini hem de sahteciliğini ifşa ediyor. Çünkü iktidar partisi ve müttefikleri, bizim kendilerini faş eden siyasetimizden rahatsızlar. Bu çevreler bu nedenle, bizi taklit etmeye, Millî Görüşün fikri yapısını tahrif ve tahrip etmeye meyilli bir oluşumu palazlandırdılar. Hatta ‘Millî Görüşü kim temsil ediyor?’ tartışmasını bile başlatmaya yeltendiler. Millî Görüş gömleğini çıkaran ile Millî Görüş gömleğini kendisinin sanan arasındaki iş birliği, herkesin malumudur. Taklitçiliğin ve işbirlikçiliğin hüküm sürdüğü bu süreçte işimizin zor olduğunu biliyoruz. Bu nedenle, yapılan yanlışları ifşa, yapılması gereken doğruları izah eden biz olmamıza ve bu noktada takdir edilmemize rağmen, milletimizin seçimde mührü neden başka partilerin üzerine vurduğunu elbette değerlendireceğiz.
MİLLETİMİZ İKTİDARA MESAJ VERDİ
31 Mart, süreç ve sonuçları itibariyle çok farklı bir seçim oldu. Milletimizin iktidar partisine bir mesaj verdiği, ana muhalefet partisine de bir kredi tanıdığı çok açık. Ancak 2023 seçimlerinin hemen ardından gidilen yerel seçimleri, sadece oy oranları üzerinden değerlendirmek sağlıklı olmayacaktır. 2016’lardan itibaren yaşanan süreç, 2018, 2019 ve 2023 seçimlerinde yaşananlar, ittifaklar, algı ve medya manipülasyonları denkleme dahil edilmeden, bugünkü sonuçlara dair yapılan tüm yorumlar eksik kalacaktır. Biz Saadet Partisi olarak, 1 Nisan sabahından itibaren hem aynı inanç, azim ve kararlılıkla çalışmalarımızı sürdürüyor hem de gayet rasyonel, sağduyulu ve titiz bir şekilde seçim sonuçlarına dair değerlendirmelerimizi yapıyoruz. İl il, ilçe ilçe, belde, köy ve mahallelere varıncaya dek, ince ve detaylı analizlerimizi yapıyor, hem işin uzmanlarıyla hem de teşkilatımızla geniş kapsamlı istişarelerimizi sürdürüyoruz. Bir yandan kararlılıkla çalışmalarımız devam ederken, diğer yandan eksikliklerimizi de hızla tamamlayacağız. Bizler, başta Meclis Grubumuz olmak üzere, Genel Merkez ve İl-İlçe teşkilatlarımızla bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da her daim ahlakı ve adaleti önceleyecek, doğruyu destekleyecek, doğruyu teklif edeceğiz. Milletten ve ülke gündeminden kopan iktidarı, milletin gerçek gündemiyle yüzleştireceğiz. Adaletsizlikler, hukuksuzluklar, yolsuzluklar ve artık görgüsüzlüğe varan uygulamaların son bulması için kararlılıkla mücadelemize devam edeceğiz. Artık yeni bir dönem başlamıştır. Bugünden sonra bizler açısından zaman ve zemin hiç olmadığı kadar müsaittir. Milli Görüş’e duyulan ihtiyaç ise her zamankinden fazladır. Bu duygu ve düşüncelerle sözlerime son veriyor, sizleri ve ekranları başında bizleri takip eden kıymetli vatandaşlarımızı muhabbetle selamlıyorum. Allah’a emanet olunuz.”