Adada Konuşanların Siyasete Katıldığı, Salonda Konuşanların Nezarete Atıldığı Bir Süreç Hiçbir Yaraya Merhem Olmaz!

Genel Başkanımız Mahmut Arıkan, düzenlediği basın toplantısında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Ekonomiden, iç ve dış politikaya kadar birçok konuyla ilgili dikkat çeken açıklamalarda bulunan Genel Başkanımız Arıkan, 2025 yılının, Saadet Partisi’nin mottosu olan Yeni Nesil Siyasetin konuşulduğu bir yıl olacağını ifade etti.

İKTİDARIN YANLIŞ POLİTİKALARININ FATURASINI HALKIMIZ ÖDEDİ!

Konuşmasına 2024 yılını değerlendirerek başlayan Genel Başkanımız Arıkan, şunları söyledi;
“2024 yılı, ülkemiz için enflasyonun, faizin ve yoksulluğun hakim olduğu bir yıldı. İktidarın yanlış ekonomi politikalarının ağır faturasını 2024’tede vatandaşlarımız ödedi. Milyonlarca emeklimiz ‘emekliler yılı’ ilan edilen 2024'ü açlık sınırının neredeyse yarısına tekabül eden bir ücretle geçirmek zorunda kaldı. Asgarî ücretse günden güne artan enflasyonla 2024’ün büyük kısmında açlık sınırının altında kaldı. İktidarın tüm algı oyunlarına, TÜİK'in tüm rakam manipülasyonlarına rağmen ekonomide hiçbir iyileşme olmamıştır. Rant, faiz, yolsuzluk ve ballı ihale eksenli yanlış ekonomi yönetimi bir avuç azınlık dışındaki 85 milyon insanımızı yoksulluğa itmiştir. Mecliste milletvekili arkadaşlarımızın bütün itirazlarına rağmen, iktidarın oylarıyla kabul edilen 2025 bütçesi de önümüzdeki yılın zor geçeceğini işaret etmektedir. 

2024 YILINDA EN BÜYÜK BEDELİ GELECEĞİMİZ OLAN GENÇLER ÖDEDİ!

Ekonomi dışında çetelerin, kadına ve çocuklarımıza karşı işlenen cinayetlerin ve şiddetin sokakları teslim aldığı bir yıl yaşadık. Narin, Sıla, İkbal başta olmak üzere vahşilik ve gözü dönmüşlüğe kurban verdiğimiz masum canlarımız bizlerin uykularını kaçırdı. Yeni Doğan Çetesi ülkemizdeki denetimsizliğin nasıl bir vahşiliğe ve yozlaşmaya dönüştüğünü ispatladı. Bu yıl en büyük bedeli maalesef geleceğimiz olan gençlerimiz ödedi. Yoksulluğa mahkûm edilen, mülâkat marifetiyle hakkı yenen, Filistin için eylem yaptığında işkence gören gençlerimiz, hiç hatırlamak istemeyecekleri bir yılı geride bıraktılar. 

TÜRKİYE ZALİMİN YANINDA DURMAYI TERCİH ETMİŞTİR!
Sadece Türkiye’de değil, bölgemizde de zor günler yaşadık. Gözü dönmüş Siyonistlerin 7 Ekim 2023'te başlattıkları soykırım, bütün yıl devam etti ve acıdır ki hâlâ devam ediyor. Hastaneleri, okulları, mülteci kamplarını ve ibadethaneleri dahi vurmaktan çekinmeyen terörist İsrail; Gazze'de yaktığı ateşi Lübnan'a, Suriye'ye, Yemen'e ve İran'a da taşımaktan çekinmedi. İsrail'in saldırılarına ancak cesaret veren bölge ülkeleri, bu yılı da kınamakla ve sessiz kalmakla geçirdi. Türkiye ise tüm itirazlarımıza rağmen ticarete devam ederek aziz milletimizin değerlerini yok saymaya, zalimin yanında durmaya devam etti. ‘Sevkiyatı durdur’ diyen gençler ve Vicdan Gemisi esir edilmiş; ticaret yapan limanlar ve Catherine’ler özgür bırakılmıştır.

SURİYE’DE ASIL MESELE ŞİMDİ BAŞLAMAKTADIR!

Yılın son günlerinde ise hepimiz Suriye'ye odaklandık. 61 yıldır halkı baskı, şiddet ve zulümle yöneten Baas rejimi ve Esad ailesi devrilmiş, ülkeyi terk etmek zorunda kalmıştır. Bu hem Suriye hem de bölgemiz için tarihi bir kırılmadır ve unutulmamalıdır ki asıl mesele şimdi başlamaktadır. 2025’te Suriye halkının haklı talep ve beklentilerinin istismar edilmesine fırsat verilmemelidir. Suriye’nin siyasi birliği ve toprak bütünlüğü mutlaka sağlanmalı, Türkiye bu konuda daha güçlü şekilde inisiyatif almalıdır. İsrail’in Golan tepeleri üzerinden işgali genişletme çabalarına, Suriye‘nin altyapısını tamamen yok etme girişimlerine karşı mutlaka önlem alınmalıdır. En önemlisi etnik ve mezhepsel fay hatlarını harekete geçirme tuzaklarına karşı uyanık olunması şarttır. 

2024 YENİ NESİL SİYASETİN FİŞEĞİNİ ATEŞLEDİĞİMİZ YILDIR!

Elbette 2024’te bize teselli olacak gelişmeler de yaşadık. Mete Gazoz’u, Yusuf Dikeç’i ve A Milli Futbol Takımımızın başarılarını ve Uzaya giden ilk Türk, Alper Gezeravcı’yı, ⁠Toprak Razgatlıoğlu'nun Dünya Superbike Şampiyonluğu’nu gururla hatırlayacağız. Dosta güven, düşmana korku veren; Milli Muharip Uçağımızın ilk uçuşunu, TCG Piri Reis denizaltını, HÜRJET’in ilk süpersonik uçuşunu yine gururla hatırlayacağız. Keşke bunların sayısı çok daha fazla olsaydı, bizler de daha fazla gururlansaydık! Her şeye rağmen 2024 bizim için ‘Yeni Nesil Siyaset’in’ işaret fişeğini ateşlediğimiz yıldır. 24 Kasım’da başlattığımız süreç Allah'ın izniyle ilerleyen yıllarda ülke siyasetimiz için milat olarak görülecek ve Saadet iktidarına giden yolu açacaktır. Milletimizin karamsarlığını aydınlığa, üzüntüsünü umuda, yoksulluğunu refaha, korkusunu emniyete çevirecek olan Saadet kadroları; 2024 yılını aziz milletimiz ve coğrafyamız için çalışarak geçirmiştir. Bizler bu kötü dönemin biteceğine ve 85 milyon insanımızla birlikte ‘Yaşanabilir Bir Türkiye, Yeniden Büyük Türkiye ve Yeni Bir Dünya’ hayalini inşa edeceğimize yürekten inanıyoruz. Bunun için de bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da gayret göstermeye devam edeceğiz. Bizler bunun gayreti içerisinde olacağız.
Milletimiz de her şeye rağmen hayatını sürdürmenin gayreti içerisinde olacak.

TÜRKİYE SABIR VE METANET TAVSİYESİYLE YÖNETİLEMEZ

Fakat Türkiye mevcut şartlar içerisinde gerçekten yaşanması çok zor bir yer halini aldı.
Türkiye’de artık yaşanmıyor, sabrediliyor. Bunu elbette hem rakamlar hem Sayın Cumhurbaşkanının kendisi ifade ediyor. 2024’ün son haftalarında Sayın Erdoğan’ın açıklamalarını dikkatle incelediğimizde hep sabır mesajını görüyoruz. Son kabine toplantısından sonra, son grup toplantısından sonra, son il kongresinden sonra ve yeni yıl mesajında milletimizden sabır, metanet ve anlayış istedi. Türkiye gibi bir ülke sabır ve metanet tavsiyesiyle yönetilemez! Türkiye feraset ve dirayetle yönetilebilir!

TÜİK, AK PARTİ İSTASTİSTİK KURUMUNA DÖNÜŞTÜ!

"Vakıf Medeniyeti ile Gurur Duyan Bu Ülke, Kendi Vakfını Soyan İdarecilerle Yüzleşmek Zorunda kalmıştır" "Vakıf Medeniyeti ile Gurur Duyan Bu Ülke, Kendi Vakfını Soyan İdarecilerle Yüzleşmek Zorunda kalmıştır"

Sayın Cumhurbaşkanının niçin milletimizden sabır istediğini biliyoruz. Rakamlar artık bıçağın kemiğe dayandığını gösteriyor. Bakınız dün TÜİK enflasyon rakamlarını açıkladı. Enflasyon bir önceki aya göre %118 gibi rekor seviyede düşmüş. Ne hikmetse bu enflasyon maaşların açıklanacağı aylarda hızla düşüyor. Öte yandan TÜİK ile İTO arasında %70; TÜİK ile ENAG arasında %130 gibi devasa bir fark gözüküyor. 
Bugün Türkiye’de;
Kira Artışı: %58,51 
Gıda Enflasyonu: %43,58
Yeniden değerleme oranı: %43,93 
Akaryakıt Fiyat Artışı: %50
Elektrik, Doğalgaz zam artışı: %38 gerçekleşti.

Fakat maaş zammı bununla doğru orantılı olmadı.
Asgari ücrete: %30
Emekliye: %15,75
Memura: %11.55 zam artışı gerçekleşti.

Burada ne adalet ne de kalkınma var! Türkiye İstatistik Kurumu AK Parti İstatistik Kurumu'na dönüştü. Enflasyonu AK Parti zenginlerinin alım gücüne göre ayarlıyor. Öyle görünüyor ki,
İktidarın kendisi de TÜİK verilerine güvenmiyor. Çünkü vergi ve harçlara yapılan zamlar, TÜİK’in açıkladığı enflasyon oranlarının çok üzerinde gerçekleşiyor. Biz enflasyonu mutfakta tenceresini kaynatmakta zorlanan annelerden, maaşı eline geçmeden eriyen emekliden, bir ay alınteri akıtıp yine de evine ekmek götürmekte zorlanan asgari ücretliden biliyoruz. Elbette böyle bir ekonomik tabloda sabır istenmek zorunda kalınır. Hesabı TÜİK tutar, faturayı yine millet öder. Her şeye rağmen Türkiye’nin ekonomi kurmayları ‘büyüyoruz’ masalı anlatmaya devam ediyorlar.

FAKİRİN EVİNE ÇAT KAPI GİDİN ENFLASYON DÜŞÜK MÜ YÜKSEK Mİ YAŞAYARAK ÖĞRENİN!
 
Bu konu ile ilgili merhum Necip Fazıl Kısaküreğin bir konferansında anlattığı meşhur bir hikayesi vardır. Malumunuz kendisi atlara fevkalâde meraklıdır. Bir at yarışını izlemeye gider. Start verildiğinde bir at ileriye gitmek yerine geri geri gitmeye başlar. Öbür atlar tur tamamlamak üzere olduklarında bu at onların önünde görünür. Seyircilerde bu olaya alkış tufanı kopartır. İşte büyüyoruz diyenlerin büyümesi tam olarak bu atın birinciliği gibidir. Alkışlayanlar ise bu ekonomiden rant sağlayan faiz lobileri ve yandaşlardır. Eskiden fakir diye nitelendirdiği vatandaşların evine giden bakana bir tavsiye de bulunuyorum; o evlerden birine çat kapı gidin. Büyüyor muyuz, küçülüyor muyuz, enflasyon düşük mü yüksek mi cevabı yaşayarak öğrenin!

ADADA KONUŞANLARIN SİYASETE ATILDIĞI, SALONDA KONUŞANLARIN NEZARETE ATILDIĞI BİR SÜREÇ HİÇBİR YARAYA MERHEM OLMAZ!

Türkiye’nin gerçek gündemleri, suni gündemlere; suni gündemler de iktidarın pervasızlığına kurban ediliyor. Halbuki ülkemiz ve bölgemiz için çok kritik günlerden geçmekteyiz. Bir yandan haritalar değişirken diğer yandan küresel güçlerin bilek güreşine sahne olan bir coğrafyanın tam ortasında bulunmaktayız. Bu tarihsel dönemeçte Saadet Partisi olarak ülkemizin menfaatlerini, bölgemizin barış ve huzurunu merkeze alan bir mevzide bulunduğumuzu açıkça ifade etmek isterim. Bizler Türkiye’nin nevzuhur bir ülke olmadığını biliyor ve Türkiye üzerine söz söylemenin ve siyaset üretmenin ağır bir sorumluluk olduğunun idrakiyle hareket ediyoruz. Tüm karar alıcıları da aynı hassasiyet ve sorumlulukla davranmaya davet ediyoruz.

Şunu açıkça ifade etmek isterim: Kürt meselesi gibi hassas ve köklü sorunların, seçim kazanma ya da Anayasa değişikliği ile yeniden seçilme gibi küçük hesapların nesnesi haline getirilmesi,
telafisi mümkün olmayan derin ayrışmalara neden olacaktır. Diğer yandan Kürt meselesinin terör eksenli bir alana hapsedilmesi ve çözümün güvenlik odaklı bir yaklaşıma indirgenmesi kalıcı bir çözümün önündeki en büyük engeldir. Adada konuşanların siyasete katıldığı, salonda konuşanların nezarete atıldığı bir süreç hiçbir yaraya merhem olmaz.

Bizim bu konuda çözüm önerilerimiz bellidir.
1.    Yaşananların adı net olarak konulmalı ve şeffaflıkla kamuoyu ile paylaşılmalıdır.
2.    Sürecin amacının siyasi hesaplar değil, meseleye kalıcı çözüm üretmek olduğu ve tüm tarafların samimiyeti konusunda kamuoyu ikna edilmelidir.
3.    Tüm siyasi partiler ve toplumsal aktörler sürece etkin mekanizmalarla dahil edilmelidir.
4.    Başta şehit yakınları ve gaziler olmak üzere tüm toplum kesimlerinin hassasiyetleri ciddiye alınmalıdır.
5.    Alternatif plan ve yol haritaları çalışılarak Devlet, terör örgütünün ve liderinin inisiyatifine mahkum ve mecbur bırakılmamalıdır.
6.    Kamu güvenliğinden kesinlikle taviz verilmemelidir.

Her şeyin konuşulmak istendiği, herkesin çok davetkar olduğu bir dönemde, biz de buradan bir çağrıda bulunmak istiyoruz. Gelin şimdi, Türkiye’nin geleceğini şekillendirecek topyekûn bir demokratikleşme ve kalkınma hamlesini başlatalım. Bu hamle, yalnızca belirli bir meseleye odaklanmasın.
•    Adaleti, özgürlüğü ve insan haklarını güçlendiren bir anlayış benimsensin.
•    Bu anlayış; şeffaflık ve hesap verebilirlik ilkeleriyle güçlendirilsin.
•    Hızlı ve yaygın bir kalkınma ile ekonomik ve sosyal eşitsizlikler azaltılsın.

MESELE ÇÖZÜMSE VARIZ, SEÇİMSE YOKUZ!

İnanın Türkiye’nin böyle bir hamleye çok ihtiyacı. Biz yine soruyoruz: Mesele çözüm mü? Seçim mi? Şunu net olarak ifade ediyorum; çözümün olduğu bütün formüllerde Saadet Partisi vardır. Ama yok mesele sadece ‘seçimle’ ilgiliyse Saadet Partisi orada yoktur. Biz başlamış olan bu süreci büyük bir dikkat ve titizlikle izlemekteyiz. Endişelerimizi mahfuz tutarak, önerilerimizin ve süreç içerisindeki atılacak adımların takipçisi olacağız. Aziz milletimiz emin olsun ki; Ülkemizin menfaatine olan her adımın yanında, zararına olan her girişimin  karşısında duracağız.

AK PARTİ MİADINI DOLDURMUŞTUR! SAADET PARTİSİ AK PARTİ’NİN UYKULARINI KAÇIRIYOR

Kasım 2024’te 9. Kongremiz’de Yeni Nesil Siyaset söylemiyle yeniden Bismillah dedik. İnşallah bu siyaset anlayışını ülkemize hakim kılmak için bütün gücümüzle çalışacağız. Yeni Nesil Siyaset Saadet Partisi öncülüğünde Türkiye’mizin yeni siyaset mottosudur. 90'lı yılların yasakçı, jakoben, yolsuzluk, yoksulluk, kaos, terör ve kargaşa iklimine karşı bir umut iddiasıyla yola çıkan AK Parti, maalesef Türkiye'yi hızla içinden çıktığı koşullara doğru geri götürmektedir. Bu basiretsizlik, bu ferasetsizlik, -kimse kusura bakmasın-, yorgunlukla falan açıklanamaz.

AK Parti artılarıyla eksikleriyle artık miadını doldurmuştur. Kendileri de bunu bildikleri için muhalefeti ya bir kısır döngüye hapsederek ya da içini boşaltarak uzatmaları oynamaya çalışmaktadır. Bu süreçte uykularını kaçıran parti Saadet Partisi'dir. Saadet Partisi ne kısır döngüye hapsolur, ne de içi boşaltılabilir. İktidar ve şürekası ne yaparsa yapsın, hangi kalıba sokmaya çalışırsa çalışsın Saadet Partisi’ni milletimizin yegane umudu olmaktan alıkoyamayacaklar.  Yeni Nesil Siyaset Türkiye’mize çok iyi gelecek.”

YENİ NESİL SİYASET DUBLE YOLLARA KARŞI OLMAK DEĞİL DUBLE YOLSUZLUKLARA KARŞI ÇIKMAKTIR!

Saadet Partisi’nin Yeni Nesil Siyaset anlayışına da açıklık getiren Arıkan, sözlerini şu şekilde tamamladı;
“Yeni nesil siyaset demek; Hamasetle değil, ferasetle hareket etmek demektir. Ne her söylenene karşı çıkmak, ne de her yapılana alkış tutmak demektir. İşler kötüye gittiğinde atarlı olmak değil, söylediği ve yaptığı her şeyde tutarlı olmak demektir. Sondaj gemilerinin denizlerde doğalgaz aramasına karşı olmak değil, gençlerimizin geleceğini yurt dışında aramaya mecbur bırakılmasına karşı çıkmak demektir. Yeni nesil siyaset demek; duble yollara karşı olmak değil, duble yolsuzluklara karşı çıkmak demektir. İnşallah önümüzdeki yıllarda Türkiye’yi bu köhnemiş, sadece ve sadece kini, nefreti, kavgayı, husumeti, ayrışmayı, dışlamayı ve ötekileştirmeyi besleyen siyaset dilinden kurtaracağız. Tekraren yeni dönemin, yeni yılımızın ve önümüzdeki mübarek 3 aylarımızın hayırlara vesile olmasını temenni ediyorum.”
 

Editör: Saadet Gündem